Ey bugün olup bitenlere sessiz kalanlar, sıra size de gelecek…
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
“Yeni Türkiye” etiketiyle piyasaya sürülen rejim“kendisine biat etmeyen herkesin düşman olduğu” bir düzeni ifade ediyor.
“Kendisine” diyorum AKP’ye değil.
Yeni Türkiye’de AKP’li olmak yetmiyor.
Reis’e biat edip, onun dar oligarşik kadrosunun emrine girmelisiniz!
Rahmetli Erbakan da böyleydi.
Onu desteklemeniz, partisine oy vermeniz yetmiyor, bilakis biat etmeniz ve malınızla mülkünüzle onun hizmetine girmeniz gerekiyordu.
Başbakan olduğunda, rahmetli Enver Ören onu ziyarete gider ve nezaketle “Hocam emrinize girmeye geldim” der. Rahmetli Erbakan “Öyle mi, hoş geldin. Ama bu iş lafla olmaz Enver Bey” der. Diyalog şöyle gelişir:
Enver Bey: Nasıl olur hocam?
Erbakan: Televizyonunu hemen bize devredeceksin!
Enver Bey: Anlamadım, size satmamı mı istiyorsunuz?
Erbakan: Hayır satmak yok. Parayı sen vereceksin biz yöneteceğiz. Yönetimi oluşturacağımız heyete teslim edeceksin.
Enver Bey: Hocam bunun başka türlüsü olmaz mı?
Erbakan: Olmaz... Emrinize girmeye geldim diyorsan tövbe edip bunları yapacaksın!
Enver Bey: Hocam heyeti bırakın da yayınlarımızla size destek olalım!
Erbakan: Boş sözü bırak, ne demek yayınla destek? Çocuk mu kandırıyorsun Enver Bey? Teslim olmaya geldim diyorsan önce tabi olacaksın.”
Bugün yaşanan her şey Erbakan ile Enver Ören arasında geçen bu diyalog gibi gelişiyor!
Destek yetmiyor, teslim olmalısınız!
Teslim olmayanlar düşmanlaştırılıyor.
Boyun eğmeyenler eğmeye zorlanıyor.
Bunun için her gün yeni bir yalan uyduruluyor.
Boyun eğmeyenlere, teslim olmayanlara karşı bizzat bu dar oligarşik kadro tarafından özel harp teknikleriyle asimetrik bir savaş yürütülüyor.
150’si gazeteci 400 kişiyi gözaltına alacaklarmış.
Olmaz öyle şey diyenlere şunu söylerim:
“Bunların yaptıklarına bakarsanız bunu da yapabileceklerinden emin olabilirsiniz.”
- Afrika’daki Türk okulları için neler söylediğini duymadınız mı?
- Hizmet Hareketi için uydurduğu yalanları görmüyor musunuz?
- Yüzde 50’yi zor tutuyorum diyen ben miydim?
- Adamın yapmadığı hakaret, etmediği küfür, atmadığı iftira kaldı mı?
- Şimdi de Hrant Dink’in katli ile, faili meçhul cinayetlerle irtibat kurmaya çalışmıyor mu?Paralel diye kriminalize etmeye çalıştığı kesimle “iş tutan vatana ihanet eder” vahametine imza atmadı mı?
Yani… Ey bugün olup bitenlere seslerini çıkarmayanlar, hiç düşünmüyor musunuz, bir dönem kendisi ile beraber olanlara bunları yapabilen birisi sizlere neler yapmaz!
- Yaptığı suç tanımına bakar mısınız?.. Kendisine göre bir suç tanımı yapıyor, ona da “vatana ihanet” diyor.
- Şu sıralar yüzde 50 vatan haini. Bu yüzde 50’yi boyun eğdirdiğinde sıra kendi yüzde 50’sine gelmeyecek mi sanıyorsunuz?
Kılıçdaroğlu ve CHP sizin akıl hocanız mı?
CHP’nin devlet kadrolarına sınavsız alınan AKP’li bakan ve milletvekili yakınları ile ilgili listeyi açıklamasının ardından iktidar savunmaya geçti.
Yaptıkları haksızlıkları, hukuksuzlukları savunmak yerine “yansıtma” metodunu uygulayan iktidar yetkilileri bu davranışlarını haklı çıkarmak için “Kemal Kılıçdaroğlu da SSK Genel Müdürü iken sınavsız eleman almış” diyorlar.
Şimdi…
Diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu devletin bir bürokratı iken yönettiği kuruma sınavsız eleman aldı. Bu durum bugünkü iktidarın devlet kadrolarına kendi akrabalarını KPSS’siz, sınavsız almasını haklı gösterir mi?
Elbette göstermez.
O halde böyle diyenlere şöyle demeli, şu sorulara cevap vermelerini istemeli…
- Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP iktidar noktasında sizin rol modeliniz mi de iktidarınızda onların yaptıklarını yapıyorsunuz?
- Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, AKP iktidarının icraatlarını yaparken örnek aldığı kişi ve kurumlar mıdır?
- Madem CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığını yapıyorsunuz, bu durumda sizin onlardan ne farkınız kalıyor?
Reis’in Mercedes’inin mesajı!
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, iktidar için gördüğü hizmetleri karşılığında değeri bir milyon lira olan Mercedes S500 Long ile ödüllendirilmiş. Hayırlı olsun.
Yakışır Reis’e!
Bu ülkede kimler kimler milletin parasıyla ne saltanatlar sürüyor.
Reisimiz de milyonluk Mercedes’e binsin tabii ki.
Bunda bir beis yok!
Eğer bu Mercedes’in parası Diyanet Vakfı’nın kasasından çıksaydı işte o zaman sorun olurdu.
Çünkü Diyanet Vakfı’nın gelirlerinin önemli kısmı vatandaşların camilerde yaptığı bağışlardan oluşuyor.
Dolayısıyla vatandaş cuma namazından çıkarken verdiği üç beş kuruşun Reis’in altında milyonluk Mercedes’e dönüştüğünü görürse bir daha bağış yapmak istemeyebilir.
Yani söz konusu milyonluk Mercedes Diyanet Vakfı’nın parası ile değil “devletin parasıyla” alınmış.
Böyle diyor Reis, Mercedes’in fiyatı hakkında yaptığı açıklamada:
“Diyanet İşleri Başkanımız milletin emanetine saygılıdır. Bu Mercedes Devlet Malzeme Ofisi tarafından sözü edilen fiyatın altında bir fiyata alındı. Bütçede yeri var. Denetime de açık. Diyanet Vakfı’nın parası ile alındı diyenler mahkemeye verilecektir.”
Hayda… Niye celalleniyorsunuz ki, bir şey mi dedik reis?
Mercedes’iniz vatana millet hayırlı uğurlu olsun.
Yalnız, mahkemede “Diyanet Vakfı’nın kasası ile Devlet Malzeme Ofisi’nin kasası”arasındaki farkı nasıl açıklayacaksınız onu merak ediyorum.
Gelelim Mercedes’in mesajına…
“AKP hükümeti kendisine destek olan herkesi işte böyle milyonluk Mercedes’le ödüllendirir!”
Tabii ki, Devlet Malzeme Ofisi’nin parasıyla, yoksa halkın parasıyla değil!
Günün gelişmesi…
“Diyanet İşleri Başkanı'nın devletin bütçesinden 1 milyon liralık Mercedes aldığının öğrenilmesi üzerine israfın günah olduğuna dair ayet ve hadislere yayın yasağı getirildi. Reis’in makam aracını gören Papa, İslam’ı daha yakından incelemek için odasına kapandı!” (Zaytung)