« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

15 Ara

2014

Şifre 17 Aralık

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Bu kadarı da olur mu? Keşke bu soruya hiç düşünmeden ‘hayır’ cevabı verilebilseydi. Veya ‘Burası muz cumhuriyeti mi?’ denebilseydi. Ya da ‘Ne münasebet hak var hukuk var. Suriye mi olduk?’ diye hemen itiraz edilebilseydi. Maalesef değil bu kadarı, dahası da olur.

Kanunun arkasından dolanarak her türlü operasyon yapılabilir. 150 gazeteci de gözaltına alınabilir. Yüzlerce kişi de tutuklanabilir. Sabah kapıyı çalan sütçü değildir. Türkiye başına ‘yeni’ kelimesi de eklense demokrasinin, hukukun çok geriye gittiği bir ülkenin adı.

Sosyal medyada dolaşan iddialar o yüzden ciddiye alındı. Başbakan Yardımcısı Arınç “Hayır, olmaz” diyemedi. Aksine “Olabilir. Çok vahim.” dedi. Düne kadar sessiz devrimler yapan ülkeydik. Bugün ise her operasyona müsait ülke olduk. AKP, ortamı her türlü kumpasa uygun hale getirdi çünkü.

Nasıl mı?

Gizli saklı, kapalı kapılar ardından değil, göz göre göre. Emniyeti buna göre dizayn etti. Paket paket, kanunlar çıkardı. ‘Sulh Ceza Hakimliği’ diye müessese kurdu. Niyetini saklamadı. Açıktan söyledi. Kelimenin tam anlamıyla yargı AKP’nin arka bahçesi oldu. Yargı ve yürütme iki ayrı erk değil artık. Birbiriyle uyumlu hale geldi çünkü. Bu bir itham değil, itiraf.

‘Kumpas’ konusunda ne kadar mahir olduğu ortada. Savcısı olduğu Ergenekon ve Balyoz gibi davaları bir anda başkasının üzerine yıkıverdi. Bir günde pozisyon değiştirdi. Bir uçtan öteki uca savruldu.

Evet, Türkiye’de her türlü operasyona açık iklim hüküm sürmekte. Bir gecede yüzlerce kişinin gözaltına alınması kimseyi şaşırtmaz. AB hedefiyle yola çıkan AKP’nin ülkeyi getirdiği nokta ne yazık ki burası. Biraz Suriye, biraz Özbekistan ve işte Yeni Türkiye. Yoksa bir sosyal medya mesajıyla ortalık karışır mıydı?

Türkiye pekala büyük bir operasyona sahne olabilir. İktidarın hoşlanmadığı gazetecilerin kapısı sabaha karşı çalınabilir. İçeri atmakta beis görülmez. Muhaliflerin başına türlü türlü çorap örülebilir. Aykırı her ses bazen yargı yoluyla bazen zor kullanarak bastırılabilir.

Hedef mi? Belli... İntikam, gözdağı, algı ve gündem değiştirme. 17 Aralık’ın seneyi devriyesi içindeyiz. İktidar bir yıldır ‘darbe’ diye ortalığı inletmekte. Ama tezini kabul ettiremedi. Bırakın kamuoyunu kendi mahallesini bile ikna edemedi. Gün geçmiyor ki farklı bir ses duyulmasın.

17 Aralık’ın yolsuzluk operasyonu olduğunu gösteren o kadar çok bilgi, belge saçıldı ki ortaya. Bir yıla rağmen hâlâ canlı. Ayakkabı kutuları unutturulamadı. Saat gizlenemedi. ‘Bizi Yüce Divan’a göndermeyin’ diye yalvar yakar olan 4 bakanın Meclis Komisyonu’nda anlattıkları yeter. Mızrak çuvalı deldi geçti.

17 Aralık’ın yolsuzluk boyutuyla en yoğun konuşulacağı haftaya giriyoruz. ‘Kumpas’ için sahayı uygun hale getiren iktidar karşı operasyonlarla dikkatleri başka yöne çekmek ister elbette. Hem intikam duygularını tatmin eder hem de gündemi değiştireceğini düşünür.

Onun için 17 Aralık operasyonlarına dikkat. Emniyet ve yargı tamam. AKP için operasyon yapmak kolay. Ancak sonuç alması çok zor. Eskisi gibi gündem belirleyemediği örnekleriyle sabit. En uç açıklamaların bile müşterisi kalmadı. İnanan da yok, dikkate alan da.

Ne hamleler yaptı, yolsuzlukları da gündemden düşürebildi mi? Sarayın konuşulmasını engelleyebildi mi? Hayır. Aksine yenileri eklendi. VIP torpil gibi. Diyanet İşleri Başkanı’na 1 milyonluk makam aracı bu kapsamda değil elbette. Sarayın itibarı olur da makam aracının olmaz mı?

17 Aralık operasyonları kesinlikle hedefine ulaşmaz, aksine karşı tezleri güçlendirmeye yarar. Ve Türkiye’yi Suriye ve Özbekistan’a bir adım daha yaklaştırır.

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 125161

ulkucudunya@ulkucudunya.com