« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 Ara

2014

Eşkıya düzeni ne kadar sürer?

Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970

Yalçın Akdoğan'ın TBMM'de yaptığı konuşmada basın ahlâkı hakkında söyledikleri, mensubu olduğu iktidarın bir özeleştirisi olmalı.

Basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154. sırada yer alan Türkiye'nin, "basın ahlâkı"nda daha da geri olduğunu dile getiriyor, iktidar partisinin politikacısı. Üstelik, bizi sondan birinci sıraya indirecek 150 basın mensubuna yönelik operasyon skandalının birinci gündem maddesini oluşturduğu gün söylüyor bunları. Aralarında Türkiye'nin kanaat önderlerinin de yer aldığı 940 gazetecinin işsiz olduğunu dikkate alırsak, basın ahlâkı eleştirisi yüzde 70'i iktidar tarafından kontrol edilen medyayı hedef alıyor olmalı. Doğrudur, bir gazetecinin mesleğini icra ederken dikkate aldığı ilk prensip, "devletin tepesindeki kişiye ters düşmemek" olunca, diğer prensiplerin arasında "ahlâk"a yer kalmaz. Dün medya kartellerinden şikâyet ediyorduk; bugün devlet rantı ve halkın parası ile oluşturulmuş havuz medyasının saltanatı sürüyor. Dikkat edin, bu medya gücünün yayın politikası Erdoğan'ın sağda solda onlarca kez söylediği, ama arkası bir türlü gelmeyen "yakında açıklayacağım" dediği laflarla oluşturuluyor. Bu medya gücünün asli işi, Erdoğan'ın akıl-mantık ve vicdan dışı iddialarını gazetelerde ve televizyon ekranlarında keramet gibi takdim etmek olunca bırakın ahlâkı, geride akıl sağlığı bile kalmaz. Zor iş vesselam.

Medya, Erdoğan'ın elindeki devlet gücü yetersiz kalınca devreye giriyor. Aylardır yapılan hazırlık boşa çıktı. 17/25'in rövanşı olarak planlanan 150 gazetecinin tutuklanması projesi, ifşa edildiği için suya düşünce Erdoğan, medya kuvvetlerinin başındaki kumandan edasıyla saldırıyı algılar dünyasında sürdürmeye girişiyor. Ak-Saray'da TOBB üyelerine yaptığı konuşmayı, yarım kalan operasyonun medya aracılığıyla algılara yönelik devamı olarak okuyunca taşlar yerli yerine oturuyor. Herkese "pes" dedirtecek kin, nefret ve ölümüne düşmanlık kokan bu sözlere çanak tutmaya kalkan gazetecinin ahlâkı nice olur?

Kısa günün kârı peşinde teraziye hile katan esnafın kurnazlığı ile, vurup-kırarak, adam öldürerek sokakta-dağda hüküm sürenlerin entrikaları birleşti. Hakkın, hukukun, adaletin, meşruiyetin yer bulamayacağı bir eşkıya düzeni oluşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Devletin eski ve yeni sahipleri kafa kafaya vermişler, iktidarı sürdürme yöntemlerini birleştirerek yeni bir sentez oluşturuyorlar. Dikkat ederseniz terazisi hileli tartan esnafın kurnazlığına, devleti bir zamanlar cinayet işleyerek elde tutanların karanlık kumpasları ekleniyor. Emekli Ergenekoncular vazife başına çağrılmış; dün kendileri işledikleri için bütün ayrıntılarını bildikleri cinayetlere yeni failler arıyorlar.

Erdoğan'ın "Kirli infazlara bulaştılar, şaşıracaksınız" lafı, Ergenekoncularla Hilebaz Esnaf'ın ortak projesini dile getiriyor. Bu laf, bir yıldır soruşturulamayan yolsuzlukların üstünü kapatmak, Ergenekoncuları da kendi cinayetlerini başkalarına yıkarak aklamak için bulunmuş formülün ifadesi. Dikkat edin, Erdoğan'ın dedikodusu hep Ergenekon icraatları üzerinden. 17/25 patlar patlamaz icat edilen "Millî orduya kumpas yapıldı" stratejisi, denize düşen sahtekâr kaptanın yılana sarılmasıydı. İttifak o günden bu güne demek ki epeyce mesafe almış. Ergenekoncuların vakti zamanında başları sıkışınca ağızlarından düşmeyen "bayrağına, vatanına ihanet içinde olanlar" edebiyatının bugün en yüksek kattan gelen algı operasyonlarında yer alması tesadüf olamaz. İyi tarafı da var. 17/25 alınlarına kızgın demirle dağlanmış gibi yapışmış çıkmıyor ki, ittifak bu kadar akıl-mantık sınırlarını aşıp boşluğa düşüyor. Öyle ya, her şey mümkün olduğuna göre hiçbir şey gerçek olamaz. Hrant Dink cinayetini Erdoğan'ın elindeki urganla, işaret ettiği yere bağlamak için akla karanın yer değiştirmesi, her şeyin tepetaklak olması lazım.

Bu akla zarar saçmalığa kim dur diyecek? Kimsenin endişesi olmasın, Türkiye'nin Kuzey Kore olma ihtimali mevcut değil. Ergenekon-Erdoğan ittifakının, silah ve cephane gömer gibi 17/25'i toprağa gömmesi imkânsız. Eşkıya düzeninin ayakları havada, yakında düşer tuzla buz olur; çünkü ne yapsalar çare olmuyor, çalınan minarenin kılıfı tel tel dökülüyor.

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 122361

ulkucudunya@ulkucudunya.com