Ayrı bir Güneydoğu devleti
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, artık ne desek boş!.. Güneydoğu Anadolu’da yeni bir devlet fiilen kurulmak üzere. Yakında resmen açıklanmasını bekleyin.
İsmi henüz belli değil…
Tahminlere göre şu seçeneklerden biri olacak:
“Özerk Kürdistan devleti.”
“Güneydoğu Anadolu federal devleti.”
“Bağımsız Kürdistan eyaletleri birliği.”
AKP iktidarı ülkemizi bölünmenin eşiğine getirdi.
Verilen şu demeçlere bakınız!.. Kürtçü partinin milletvekili Sırrı Süreyya Önder konuştu:
“Hükümetle yaptığımız pazarlığa genel af ve Güneydoğu’ya özerklik dahildir. Anlaşmak üzereyiz.”
Türk Milleti’ni kandırmaya kalkışan sadrazam Ahmet bu sözlere yanıt verdi:
“Hayır, pazarlıkta genel af ve özerklik gündeme gelmedi!.. Gündemde olmayan konuşmaları tartışmak açılım sürecine zarar verir!”
Adına genel af denilen hikayenin Apo‘nun salıverilmesi olduğunu elbette biliyorsunuz.
Atalarımız ne güzel söylemiş!
“Bir şeyin şuyuu, vukuundan beterdir.”
Yani bir sözün halk arasında yayılması, gerçekleşmesinden daha tehlikelidir.
Yayılmasını çoktan geçtik, sıra artık işin bire bir gerçekleşmesinde.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti iki paralık bir terör örgütünün ve onun sözcülerinin kucağına böylesi düşmüşse, gündemde bu konular tartışılıyorsa, yazıklar olsun hepimize.
* * * *
Güneydoğu’da çıkıp çevreyi gezin, kamu binaları dışında asılı olan bir tek Türk Bayrağı göremezsiniz.
Bayraklar tek tek indirildi. Devletin gücü onları yeniden göndere çekmeye yetmiyor.
Asker ve polis devlet tarafından korkutulup sindirilmiş durumda. Devletin askeri ve polisi tek başına sokakta dolaşamıyor.
Örnekler karşımızda, dolaşan öldürülüyor.
Asker kışlada, polis merkezde bekliyor. Bombalı silahlı bir terör olayı olmadığı sürece hepsi yerinde durup bekliyor.
Onları da -haklı olarak- korku sarmış. Hepsi endişe içinde:
“Bir terslik olursa beni mahvederler, yedi ceddimden hesap sorarlar. Teröriste soramadıkları hesabı benden isterler.”
Bu anlayışla doldurulan üniformalı kamu görevlileri çaresiz:
“İçimiz yanıyor ama komutanlarımızdan, amirlerimizden emir gelmedikçe biz ne yapabiliriz.”
* * * *
Güneydoğu Kürdistan bölgesinde örgütün asayiş ve yargı düzeni kuruldu, tıkır tıkır çalışıyor.
PKK’nın asayiş birimleri her saat başı yol kontrolü yapıp kimlik sorarken, devletin askeri ve polisi onları seyrediyor.
Karayolları kesiliyor, asker onları 50 metre uzaktan seyretmekle yetiniyor.
Kürtçü belediyeler meydan ve sokak isimlerini hızla değiştiriyor, Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi hainlerin isimleri veriliyor.
Ortalık “Kürdistan” tabelalarıyla dolu, devlet nerede?
* * * *
Size ilginç bir haber aktarayım!.. Elektrik işleri özelleştirildi ve şirketlere devredildi. Hepimiz faturaları o dağıtım şirketlerine ödüyoruz.
Fakat gelin görün ki, Güneydoğu özerk bölgesinde kamu kurumları dışında elektrik parası ödeyen çok az!
Örgüt bu konuda çok duyarlı (!)… Sürekli baskı yapıyor:
“T.C. Devleti’ne para veren bunun hesabını da verir.”
Güneydoğu’da kış mevsimi çok rahat geçiyor!
Evler ve işyerleri elektrikli sobalarla ısınıyor, ahali geceleri elektrikli battaniye altına girip uykusunu sıcacık uyuyor! Fabrikalar ve atölyeler üretim yaparken elektrik kullanıyor ama çoğu para ödemiyor.
Elektrik şirketi sıkıysa gitsin, elektrik parası istesin.
Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Şırnak, Batman ve çevresinde elektrik dağıtımı yapan Dicle şirketinde, kayıp kaçak oranı -resmi rakamlara göre-yüzde 75.
Van ve çevresinde dağıtım yapan Van Gölü şirketinde yüzde 66.
Bu oran Ankara’da yüzde 7, Trakya bölgesinde yüzde 6.
* * * *
Bu tür gelişmeler durup dururken olmadı. Tayyip daha 1993 yılında Güneydoğu’daki durum hakkında şöyle demişti:
“Orada Osmanlı’daki eyaletler sistemi gibi bir yapı oluşturulabilir.”
Bu tiplerin kafalarında hep bu kavram vardı…
Ve bu kavram günümüz için de aynen geçerli… Hem de iki ayrı açıdan:
- İlki, Türkiye aynen terör örgütünün istediği gibi eyaletlerle yönetilecek. Bu eyaletlerin isimleri bile hazır… Amed, Botan vesaire.
– İkincisi, Osmanlı ülkeyi bu yöntemle yönetirdi. Eyaletlerin çoğuna zaten bir çeşit özerklik verilmişti.
Şimdi amaçları hem Türkiye’yi bu kirli düzenin içine sokup bölmek, hem de Osmanlıcılık özlemlerinitatmin etmek.
* * * *
Ülkemiz üzerinde nasıl pis oyunlar oynanmakta olduğunu yedi cihan görüyor da, bu iktidara oy vermeyi ısrarla sürdüren cahil-eğitimsiz-çıkarcı kitleler görmek istemiyor!
Belki diyeceksiniz ki “Onların derdi vatanın milletin içine düşürüldüğü bu durumlar değil, kendilerine bağlanan maaşlarla birlikte evlerine gönderilen beleş kömür ve gıda yardımları…”
Haklısınız.
Toplumun büyük bir kesimini midesinden yakalayıp devşirdiler.
Eğer bir ülkenin sadrazamı olan Ahmet isimli şahıs çıkıp ortaya hiç sıkılmadan “Örgütle pazarlıkta genel af ve özerklik gündeme gelmedi” diyorsa, bu sözün amacı bellidir:
“Henüz erken!.. Önce toplumu iyice hazırlayıp uyuşturalım, bu golleri ondan sonra atarız!”
Güneydoğu elden gidiyor.
Güneydoğu bölünmek üzere.
Hele şu Haziran 2015 seçimlerini atlatalım, göreceksiniz neler olacağını.
Ama o zaman son pişmanlık fayda vermeyecek.