RTE - Davutoğlu: İlk Bilek Güreşleri – 1
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Önce son haberden başlayalım: Davutoğlu, “5 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık edecek” haberini dün yalanladı... Ayrıca RTE’nin hükümete periyodik başkanlık edeceğini de doğrulamadı... Peki, konu buraya nasıl geldi?
***
Cumhurbaşkanı’nın has adamı, gizli-açık tüm iktidar uygulamalarında kapalı kutuBinali Yıldırım, 16 Aralık’ta açıkladı: “Cumhurbaşkanı 5 Ocak 2015’te Bakanlar Kurulu’na başkanlık edecek... Bu, iki aylık periyotlar halinde sürecek. Yüzde 52 oy alan Cumhurbaşkanı ‘ben bir şeye karışmıyorum’ diyemez”
Binali Bey bu açıklamayı, RTE’nin sarayında kurduğu başkanlıkların, adeta bir gölge kabineye denk düştüğü yorumlarının ardından yaptı. Yıldırım, “sistem yarı başkanlıktır zaten” gibi, anayasaya aykırı bir sürü boş laf da etti, bunları geçiyorum. Ama iki önemli noktanın altını çizeyim:
İlki, RTE kurduğu çok sayıda sekreterliğin Yeni Türkiye vizyonu doğrultusunda çalışmalar yapacak, demesi... İkincisi ama çok daha önemlisi şuydu:“Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında çatışma beklentisi içinde olanlar var, ama buna ihtimal vermiyorum.”
İlkine: Peki hükümet ne yapacak diye sorabilirsiniz... İkincisine de, Binali’den aslında büyük ve kesin itiraf diyebilirsiniz. BY, durup dururken, buna ihtimal vermiyorum neden desin ki... Altı yanan kadayıf var.
‘İstisnai durumlarda olabilir’
Derken, Davutoğlu, yazımızın başına aldığımız açıklamayı yaptı. Yok böyle bir şey... Bir şey daha ekledi:
“Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu’a başkanlık etmesinin örnekleri daha önce görüldü. Cumhurbaşkanı ile beni ilgilendiren konular sadece Cumhurbaşkanımız ve benim tarafımdan açıklanır. Dolayısıyla 5 Ocak’ta böyle bir toplantı yok.. İcrai yetki, anayasal, yasal, hiçbir tereddüt olmadan Bakanlar Kurulu’nda. Öyle gölge bakanlar kuruluymuş gibi, gazeteye yansıtanlar bir başka oyunun içindeler. Buna ne Cumhurbaşkanımız izin verir, ne ben izin veririm... Böyle bir toplantı olabilir ama istisnai mahiyette ve gerekli görüldüğü zaman olur... Cumhurbaşkanımızın her zaman bizimle iletişim kurma imkânları mevcuttur...” (AlJazeera Türk, 27 Aralık)
Oooo, öncelikle diyeceğim şu: Alev bacayı, benim burada dile getirdiğim kestirimlerden önce sarmış... Şimdi biraz derine bakalım:
***
1) Binali Yıldırım, yukarıda belirttiğim niteliklerinden başka, Cumhurbaşkanı’nın siyasi danışmanı...
2) “Gölge kabine” yorumları, yeni bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin imzalanmasıyla gündeme geldi. Bu kararnameyle 4 başkanlık sayısı 16’ya çıkarıldı. Kurulan başkanlıklara bakarsanız, adeta yeni bir hükümet organı yorumlarını yaparsınız: İç Güvenlik Başkanlığı. Dış İlişkiler Başkanlığı. Ekonomi Başkanlığı. Savunma Başkanlığı. Enerji Başkanlığı... Sosyal İşler Başkanlığı.Yatırım İzleme Başkanlığı.İletişim Merkezi Başkanlığı... İlginç olan: Bütün bu idari yapılanmanın yargı sisteminin dışında tutulması... Yani RTE gibi sorumlulukları yok...
3) Gölge kabine yorumlarını bir kenara bırakırsak, RTE Başkanlık Sistemi’nin provasını yapıyor. Binali Bey zaten “anayasamız yarı başkanlık sistemine uygundur” diyerek, Cumhurbaşkanlığı’nın yeniden yapılanmasının amacını ve hedefini açıklamış oldu.
4) Binalı Yıldırım, siyasi danışman olduğuna göre, belki de kendini bu “gölge kabine”nin başı olarak görüyor olabilir...
***
Yeniden bakalım tabloya: B. Yıldırım, çok kesin ifadelerle 5 Ocak’ı ve iki aylık periyotları ilan etti. Bu kendisinin vereceği bir karar olamaz. RTE veya Cumhurbaşkanlığı sözcülüğünden, 16 Aralık’tan bu yana, Yıldırım’ın açıklamalarına bir yalanlama gelmedi... Hükümete oldu bitti durumu var.
Binali Bey’in açıklaması bir “nabız yoklaması” olabilir mi? Tepkileri öğrenmek için? O zaman, açıklamanın daha usturuplu yapılması gerekirdi. Yok hayır, bir kararın ilanı ile karşı karşıyayız. Ama hükümet cephesinde bu kararı “alan” kimse bulunmuyor! Hatta tersi durum söz konusu...
Binali bir yumrukla ring dışında
Şimdi Davutoğlu’na dönelim: “5 Ocak’ta yok böyle bir şey” diyerek boks terminolojisini işin içine katarsak, Binali’yi bir yumrukla ring dışına düşürdü.
İkincisi, hükümetin bütün icra yetkisine, anayasal, yasal ne var ne yoksa sahip olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceğini kabul etti. Zaten edebilir, yetkileri içinde...
Ama Davutoğlu vurgu yapıyor: “Böyle bir toplantı olabilir ama istisnai mahiyette ve gerekli görüldüğü zaman olur. Gölge kabineymiş, bu gibi oyunlara... ne Cumhurbaşkanımız izin verir, ne ben izin veririm...”
Davutoğlu’nun, “yarı başkanlık sistemi” gibi uygulamalara ve Bakanlar Kurulu’nun RTE’nin emir ve kumandası altında faaliyet göstereceği yolundaki yorumlara karnı tok gözüküyor.
Boynundaki davulu, elindeki tokmakla kendisi çalacak, sonucu çıkıyor. Yok, RTE ile kamuoyu önünde önemli bir çatışma beklemeyin... Ama RTE’yi kendi anayasal sınırları içinde kalmaya çağırıyor...
Karayolları’nda temizliğin anlamı ne?
Bir şey daha oldu: Binali Yıldırım’ın bakanlığı zamanındaki Karayolları kadrosunu, müdürler katında biçti, görevden aldı... Herhalde başmüdürü de gider...
Davutoğlu’nun bu hamlesi a) Binali Bey’e keskin ve şiddetli biri yanıt olarak görülebileceği gibi... b) Karayolları gibi büyük paraların, ihalelerin döndüğü bir kurumu, zapturapt altına alma girişimi olarak da kabul edilebilir.. Ben ikisi birden, diyorum..
Biliyorsunuz, Davutoğlu’nun bütün konuşmalarında üzerinde en çok durduğu konu, rüşvet ve yolsuzluklar... el kol kesmeyi bile gündeme getirdi. Sanki açıklamaları yapanın elini kesmekle mi başladı?!
İşte, erken bilek güreşinin ikinci konusu da bu... Yarın...
Buradan da ikinci bir “Çatışmanın Anatomisi” kokusu alıyorum... İz sürelim bakalım... Nereye varacak...