TİB’de konuşma temizliği
Saygı Öztürk 01 Ocak 1970
2006 yılında AKP hükümeti döneminde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kuruldu, 7’si istihbarattan olmak üzere 200 kişi alındı, bugün içinden çıkılamadığı öne sürülen teknik alt yapılar gerçekleştirildi.
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan, İncek’te bulunan TİB binasının sırlarının çözülemediğini, kablolarının ucunu bulamadıklarını gerekçe gösterip her şeyi yok edeceklerini söylüyor. Yapmayın sayın bakan. O sırları çözecek uzmanlar var. Bakanın dediği gibi gerçekten durum bu kadar vahim mi? Konuyu çok iyi bilen isimlere TİB hakkındaki her iddiayı sordum. İşte anlattıkları:
Teknik insanları güldürüyorlar
TİB’de 200 kişi çalışıyor. Sunucu sistemi bin civarında olan sistem Türkiye ölçeğinde büyük görünüyor ama örneğin Amazon alış-veriş sitesinin 1 milyon, Google’ın 2 milyon sunucusu var. 100 bin civarında sunucusu olan şirketlerin sayısı da az değil. TİB’in sunucunu çok gösterenlere teknik insanlar gülüyor. ‘Kablonun ucu bulunamadı’ deniliyor. Kabloları Telekom şirketinin yüz binde biri bile değildir. Teknik konulara boğup denetlenemeyen kurum havası veriliyor. TİB’le ilgili bu kadar suçlamalar yapılıyor ama daha bugüne kadar soruşturmalarla ilgili kimsenin ifadesine başvurulmadı, insanlar neyle suçlandığını bilmiyor.
TİB’de karmaşık bir yapı yok. TİB’i yeniden yapılandırma çalışması var. İnterneti tamamen Bilgi Teknolojileri Kurumuna devredilmesi, istihbari dinlemelerin tamamının MİT’e devredilmesi, adli dinlemelerin TİB’de kalması düşüncesi var. Bunlara karar verilemiyor.
O konuşmalar gömüldü
Bakan, binanın gömüleceğini söylüyor. Son bir yılda TİB’de yasadışı bazı işlem yapılıyor. Örneğin ‘sıfırla’ görüşmeleri başta olmak üzere kritik görülen her türlü kayıtlar silindi. Sistemlere farklı kurumlar tarafından yasadışı bir biçimde müdahale ediliyor, işlem yapılıyor. Ama unutmamak gerekir ki her şeyin bir izi kalıyor. ‘Gömme’ son bir yıldaki yasadışı işlemleri sıfırlamaya dönüktür. Yasadışı silmeler, yetkisiz kişilerin, kurum dışı personelin sistemlere girip müdahale ettiğine dair çok sayıda tutanakta bulunuyor. Şimdi o tutanaklarda imzası olanların imzalarını çekmeleri için üzerlerinde baskı kuruluyor.
2014 yılının Ocak ayı sonu itibariyle TİB’de 5 daire başkanı, onlara bağlı 40’a yakın şube müdürünün tamamı görevden alındı. Bunların bir kısmı kurumdan gönderildi, bir kısmı pasif görevlere getirildi. İnternetleri kapatıldı, içeriye telefonla girişleri yasaklandı, giriş-çıkışlarda üzerleri aranmaya başlandı. Yönetimin tuttuğu 20-25 kişi ise bunlardan muaf tutuldu. Eski personelin mesai sonrası ve hafta sonları kuruma gelmeleri engellendi, kritik nöbetler iptal edildi. Bu boşlukta TİB dışından getirilen kişilerin sistemlere müdahaleri oldu.
Dinlenecek numaraları sisteme tanımlayan kişiler, görevden alındıkları tarihte ileride sorumlu olmamak için dinlenecek hedef numaraların listesini kaydettirmek istemelerine rağmen bu yerine getirilmedi. Sonra, bu kişilerin sorumlu olduğu sistemlerde, mahkeme kararı olmayan numaralar bulunduğu söyleniyor.
Çanak anten komedisi
Belli aralıklarla çanak antenler aracılığıyla Kanada’ya bilgi kaçırıldığı iddiaları gündeme getiriliyor. Burada çok komik bir durum var. 2013 yılında TİB’de ev tipi üç tane çanak anten kurulmuş. Bunlar, internet erişimi engellemenin doğru yapılıp yapılmadığını kontrol için yapılmıştır. Ama, üç anten de hiçbir şekilde kullanılmamış, bugüne kadar üzerinden hiç veri geçmemiş antenler. Bunların üreticisi belli. Savcılığın talep etmesi halinde ilgili firmalar da bunlar üzerinden veri geçip geçmediğini açıklayabilirler. İşin daha komik yanı, o çanak antenlerin kablo bağlantısı bile hiç yapılmamış.
Savcılığın kriptolu telefon kararı
Yapılan açıklamalarda önce 80, sonra 76, son olarak da 31 kriptolu telefonun TİB’de dinlendiği söyleniyor. Kriptolu telefonların TİB’de dinlenmesi tamamen, fiilen imkansız. Kriptolu telefonla konuşmanın mantığı şu: araya girme yöntemiyle dinlemenin önlenmesidir. Kriptolanmadan önce ses alınırsa, casus yazılım ya da uzaktan temas yoluyla yükleme yapılırsa telefon kriptolandıktan sonra da dinleme yapılabilir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Nuri Yiğit, kriptolu telefonların dinlenmesiyle ilgili “uygulamalı” bir soruşturma yaptı. Savcılığın 2010/52387 sayılı kararına kriptolu telefon konusu şöyle yansıtıldı:
“TÜBİTAK tarafından geliştirilen kriptolu cep telefonları veya kriptolu sabit telefonlar kullanıldığı durumlarda Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan arasındaki kriptolu muhaberenin dinlenmesinin mümkün olmadığı, ancak Cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki kriptosuz muhaberenin (kriptolu telefonların kriptolama özelliklerinin kullanılmadığı hallerde) bazı yöntemlerle dinlenmesi mümkün değildir. Ayrıca kriptolu muhaberenin incelenmesi suretiyle kripto anahtarının elde edilmesi de mümkün değildir.”
2012 yılı öncesine ait evrak bilgileri elektronik ortamdan silindi diye kıyamet koparanlar, bütün belgelerin TİB, Emniyet, MİT ilgili savcılık-mahkemelerde olduğunu bilmiyorlar mı? TİB’i kuranlar, kendilerine göre personel alıp yerleştirenlerin şimdi olayları farklı göstererek şikayet etmeye hakları var mı acaba?