« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 Ara

2014

Meşruiyet, baskıyla korunamaz

Şahin Alpay 01 Ocak 1970

Son genel seçimlerden bu yana yaşananlara, Uludere’ye, Gezi’ye, 17/25 Aralık Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını örtbas için yapılanlara, 6-7 Ekim olaylarına değil, sadece 14 Aralık’tan bu yana, yani son iki haftada olup bitenlere bir bakın.

Türkiye’nin en çok satılan gazetesi Zaman’ın Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile en çok izlenen kanallardan biri olan Samanyolu grubunun başkanı Hidayet Karaca, bir grup emniyet mensubuyla birlikte, iddia edilen suç tarihinden sonra ihdas edilen (doğal yargıç ilkesine aykırı) ve bağımsızlığı kuşkulu Sulh Ceza Hakimliği tarafından, en küçük bir inandırıcılığı olmayan iddialarla gözaltına alındı.

Türkiye’nin önde gelen anayasa hukukçularından Prof. Dr. Kemal Gözler, kurulduklarında Sulh Ceza Hakimlikleri hakkında şunları yazdı: “Bir kişinin gerçekten suç işleyip işlemediği, ancak tabiî hâkim ilkesine uygun olarak atanmış bağımsız hâkimler önünde yargılandığı zaman ortaya çıkar… Tabiî hâkim ilkesi, sadece sanıklar için değil, hakikatin ortaya çıkmasını isteyen kamu için de bir güvencedir.” (“Sulh Ceza Hakimlikleri ve Tabii Hakim İlkesi,” 29.08.2014)

14 Aralık operasyonu anayasanın sadece (“Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz” diyen) 37. maddesini çiğnemiyordu. Devletin en tepesinden gelen talimatlarla yapıldığı ve anayasanın (“Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz” diyen) 138. maddesini de ihlal ettiği ayan beyan ortadaydı. Karaca’nın tahliye talebi reddedildiği gibi; savcılık Dumanlı’nın serbest bırakılması kararına itiraz ediyor.

14 Aralık’tan bu yana tanık olduğumuz muhalefet üzerinde artan baskıların sadece bazıları şunlar: 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonunun yıldönümü nedeniyle astıkları afişler gerekçe gösterilerek Sulh Ceza Hakimliklerinden CHP ve MHP’nin il merkezlerinde arama kararı çıkarıldı. Afişler polis zoruyla indirildi. Soruşturmanın örtbas edilmesini protesto etmek isteyen CHP ve MHP’li gruplar polis kuşatmasına maruz kaldı. “Kaçak Saray” dahil usulsüz imar planlarına itirazlarıyla tanınan Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) üyelerinin yurtdışına çıkışları bakanlık iznine tabi tutuldu.

İzmir’de Gezi protestoları sırasında gözaltına alınan, aralarında gaz fişeğiyle yaralanan M.A. Tombul’un da bulunduğu 5 liseli, polise karşı geldikleri gerekçesiyle 3 ay hapis cezası aldı. Konya’da 16 yaşındaki lise öğrencisi M.E.A., Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı, itiraz üzerine serbest kaldı. İzmir’de 10 gence daha aynı gerekçeyle soruşturma açıldı. Maraş’ta 36 yıl önce meydana gelen ve resmî kayıtlara göre 103 kişinin öldüğü olayların yıldönümünde yapılacak her türlü basın açıklaması, eylem ve yürüyüş, valilik tarafından yasaklandı. Dün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Eyüp’teki Kültürlerarası Diyalog Merkezi, hukuksuz bir şekilde boşaltıldı.

Başında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın olduğu giderek keyfîleşen ve otoriterleşen yönetim, demokrasilerde en temel haklardan biri olan muhalefet hakkını ortadan kaldırmaya yöneldi. Ülke kaynıyor ve yönetim otoritesini kutuplaştırarak, baskıyla sağlamaya çalışıyor. Hatırlatmaktan vazgeçemeyiz: Geçmişte benzer kutuplaşmaların ülkenin başına, herkesin altında kaldığı büyük badireler açtı. İktidarların meşruiyeti sadece seçim kazanarak değil, hukuk devletine bağlı kalarak, muhalefet hakkına saygı göstererek korunabilir.

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 35265

ulkucudunya@ulkucudunya.com