Bu davadan adalet çıkar mı?
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Ne diyorlar?
Fethullah Gülen Cemaati emniyet ve yargıda çok güçlü. Dolayısıyla bu gücünü kullanarak hedeflediği kişi ve gruplara önce tuzak, kumpas kuruyor, cezaevlerine tıkıyor!
Örnek?
Mesela şu Tahşiyeciler olayı. Fethullah Gülen kendi sitesinde konuşmuş, Tahşiyeciler’i hedef göstermiş. Cemaat’in televizyonu dizi yapmış, gazetelerinde köşe yazarları yazılar yazmış. Polisler Tahşiyeciler’e operasyon yapmış, yargı da bu adamları suçsuz olduklarını bile bile aylarca cezaevinde tutmuş!
Dedikleri bu!
İyi de… Madem Fethullah Gülen’in polis ve yargıda bu derece etkili bir gücü var, neden hedeflediği kişi veya gruplara operasyon yaptırmak için dizi çektirsin, köşe yazısı yazdırsın, bir tür halkla ilişkiler çalışması yapsın?
Ne gerek var ki buna? Madem yargı ve polis ona bağlı, bir telefon açar ya da bir araç göndererek hedeflediği operasyonu rahatlıkla yaptırır. Neden bu kadar uğraşsın ki?
Kaldı ki bu Tahşiyeciler denilen gruba yönelik operasyonun televizyonda yayınlanan dizi, gazetede yazılan makale ya da haberler ihbar kabul edilerek yapıldığına dair tek bir söz, kelime yok.
Bu konuyu operasyona maruz kalan Tahşiyeciler grubu şikayet mektubunda dile getiriyor. Şu konuştu, şu dizi yaptı şu da yazı yazdı sonra polis bize operasyon yaptı. O halde bu operasyon bize yönelik bir kumpas anlamına gelir!
14 Aralık operasyonundan sonra yapılan sorgu ve yargılarda yargının yaptığı da şikayetçilerin iddialarını doğru kabul edip ileri sürülen “kumpas”ı ispatlamak…
Bu sorgulama ve yargılamadaki sorun şu:
Birileri birilerini şikayet ediyor. Şikayet edenler baştan masum, iddiaları da doğru kabul ediliyor. Şikayet edilenler ise baştan kumpasçı ve tuzakçı olarak kabul ediliyor.
Sonra da buradan adaletin tecellisi bekleniyor! Böylesi ön kabullerle yapılan bir yargılamadan adalet çıkar mı?
İletişim çağında vatana ihanet!
Türkiye’de olup biten hukuksuzluklar, yargıya müdahaleler, adaletsiz icraatlar ile ilgili yurtdışında, özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan gösteriler, toplantılar, olup bitenleri anlatma çabaları, Türkiye’deki antidemokratik uygulamaların şikayet edilmesi, hükümet çevreleri ve havuz medyası tarafından “vatana ihanet” ile eş tutuluyor.
Türkiye’deki antidemokratik icraatları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, kör gözüne parmağım uygulamaları Türkler’in bulundukları yabancı ülkelerde dile getirmeleri neden ihanet olsun ki?
Herkes Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasını arzu ediyorsa bu türlü antidemokratik icraatları şikayet neden ihanet gibi algılanıyor ki?
Bilakis bu tavır Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlar.
Ayrıca iletişimin bu denli geliştiği bir çağda başka ülkelerde yaşayanların Türkiye’de olup bitenlerden haberdar olmamasını beklemek pek de akıllıca değil.
Hele bu durumun vatana ihanet gibi sunulması var ya, bu işte tam da “ben senin kafanı kırayım ama senin hiç sesin çıkmasın” anlayışından başka bir şey değil.
Ne yıldı ama...
Zor bir günün akşamında eve geldiğinizde nasıl kendi kendinize “ne gündü ama” diyorsanız, yıl biterken de aynı güçlüğü ifade eden “ne yıldı ama” diyerek 2014’ü anlatabiliriz.
Gerçekten 2014’te ülkemizde yaşanan olaylar başka yerlerde ancak 50-60 yılda ancak oluyordur.
Hep olumsuz düşünmeyelim. Başkalarının 50 yılda ancak yaşayabileceği tecrübeleri bir yıl içinde yaşamış olmak da aslında çok önemli bir kazanımdır! İşte 2014’te Türkiye’de yaşanan fakat başka bir demokratik toplumda olsaydı kıyamet kopardı dedirten 11olay:
1- 2014’te yapılan seçimlerde oy sayımı sırasında birçok yerde elektriklerin kesilmesi üzerine yapılan hile iddialarına karşılık “Trafolara kedi girmiş” açıklamasını yaptı.
2- Soma’da bir kömür madeninde 301 madenci göçük altında kaldı. O zaman başbakan olan Tayyip Erdoğan “Bu işin fıtratında bu var” dedi.
3- 301 kişinin öldüğü maden faciasına karşılık Soma’daki protestolar sırasında Başbakanlık Özel Kalemi’nde çalışan birisi göstericileri tekmelerken fotoğraflandı.
4- IŞİD Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nu basıp konsolos ve diğer görevlileri esir aldı. 49 konsolosluk görevlisi IŞİD militanlarının elinde üç ay esir hayatı yaşadı.
5- 2014 yılı iş kazaları açısından oldukça verimli geçti. Çok sayıda işçi çalıştıkları ortamlarda alınmayan güvenlik önlemleri yüzünden hayatını kaybetti. Torunlar şirketinin İstanbul Mecidiyeköy’deki inşaatında çalışan 10 işçi iş asansörünün 32. kattan yere çakılması ile öldü.
6- Ankara’da yapılan ve adına ‘Ak Saray’ denilen yeni başkanlık sarayının maliyeti çok büyük tartışmalara yol açtığı halde öğrenilemedi. Kamuoyunda 1000 odalı saray olarak da adlandırılan bu yapı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Ne bini, bin 150 odası var” açıklamasını yaptı.
7- Twitter tarihinin belki de en önemli olayı haline gelen Fuat Avni hesabı 2014 yılında olabilecekleri önceden yazdı ve yazdığı her şey gerçekleşti.
8- Muhalif basına operasyon yapıldı. Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonu’nun tepe yöneticileri Tahşiyeciler adlı bir grubun şikayeti üzerine gözaltına alındı, bazıları tutuklandı.
9- Hükümet bu yıl içinde Anayasa’ya aykırı olduğu çok net olan yasalar çıkardı. Bu yasaların çoğu Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü, karar bekleniyor.
10- 2014 yılında ülke genelinde ağaç kesme konusunda rekorlar kırıldı. Manisa’da yapılması planlanan bir termik santral için köylülerin 6-7 bin zeytin ağacı kesildi. Mahkeme ağaçlar kesildikten sonra santralın yapımını durdurdu!
11- 16 yaşında bir çocuk cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı.
Günün tweeti
“Ancak siyaset yapabilecek kadar bildiği Türkçe'yle kimse felsefe yapamaz… Felsefe sadece dil ile yapılmaz, düşünecek beyin de gerek…” Dücane Cündioğlu