Biz buna “Yenilgi yenilgi büyüyen zafer” diyoruz!
Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970
Ülkede tansiyon çok yüksek.
Yöneticiler ise çok pişkin, çok vurdumduymazlar.
Yüzleri hiç kızarmıyor. Üstelik milleti aptal yerine koyuyorlar.
Hiç şüphem kalmadı. Bunların iktidarlarını devam ettirmek için yapamayacakları şey…
Uydurmayacakları yalan…
Tezgâhlamayacakları iftira yok.
Bu işi çok iyi yapıyorlar.
- Yanlışı doğru,
- Başarısızlığı başarı,
- Yenilgiyi zafer gösterme,
- İllüzyon yapmayı
- Mandrake’cilik oynamayı
- Halkı kandırmayı,
- Bir yanlışı başka bir yanlışla örtmeyi,
- Manidar zamanlamayı,
- Oyun içinde oyun tezgâhlamayı bunlardan daha iyi yapan gelmedi Türkiye Cumhuriyeti’nin başına.
Bu nasıl bir insan tipidir ki “her şey oluyorlar ama asla rezil olmuyorlar.”
Bunların yüzünün kızarması için daha ne olması lazım?
Ülke toprak kaybediyor!
Nereden baksan tutarsızlık…
Nereden baksan ahmakça.
Kimin eli kimin cebinde, hangi kuş kimin ağacında belli değil.
Ülke toprak kaybediyor hem de bir terör örgütüne karşı.
Türkiye belalı bir terör örgütüne karşı bir başka belalı terör örgütü ile işbirliği içine girerek ancak askerlerini bulundukları Türk toprağından, tehlikeli noktadan geri çekebiliyor.
Bayrağı indiriyor, hakimiyeti altındaki topraklardan geri çekiliyor sonra da dönüp bu durumu millete “Destan yazdık”, “Milletimize yeni bir zafer hediye ettik” diye anlatıyorlar.
Mehmet Akif bunlar için söylemiş olmalı “Şarka bakmaz, garbı bilmez, edepten yok payesi/Bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi” dizeleri ile “Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep, haya öğren” mısralarını.
PKK bile IŞİD’e karşı Kandil’den Kobani’ye akın ediyor, Kobani’yi IŞİD’e dar ediyor, yâr etmiyor.
Buna karşılık Türkiye Suriye toprakları içindeki Türk toprağı olan, Türk bayrağı dalgalanan bölgeyi terk etmek için hem PKK-PYD’nin onayına hem de IŞİD’in insafına ihtiyaç duyuyor!
“Gerilla marşı”yla gidiyor, bayrağı indirip Mehter Marşı’yla dönüyorlar.
Bu ricat operasyonunu, yıllardır beklenen lider, Başkomutan Tayyip Erdoğan mı yoksa “adam kim, yiğit kim, doğru kim, dürüst kim” sorularının asla doğru cevabı olmayan Ahmet Davutoğlu mu yönetti, onu tartışıyorlar!
Millet de “Bak başarıyı paylaşamıyorlar” diye düşünsün ve durumun zafer olduğuna inansın.
Toprağı kaybedip geriye doğru kaçarken, üstelik kimse size saldırmazken bir de şehit ver…
Nereden bakarsan aptalca… Adamlar milletin zekasıyla alay ediyorlar ama çalışıyorlar abi…
Sezai Karakoç’un “Yenilgi yenilgi büyüyen zafer” dediği “zafer” bu olsa gerek…
Nereye ellerini attılarsa kuruttular!
Hangi ülkenin çatışan unsurları arasında taraf oldularsa, hangi ülkenin içişlerine karıştılarsa orada kan var, gözyaşı var, zulüm var. Türkiye için de geri çekilme var…
Libya: Libya hükümeti orada iş yapan bütün Türk işadamlarını Libya’dan çıkarma kararı aldı. THY Libya’ya uçamıyor. Türkiye’nin Libya’da büyükelçisi ve diplomatik temsilcisi bulunmuyor.
Mısır: AKP’nin aklıyla hareket eden İhvan-ı Müslimin hareketi yenildi. Çok kan döküldü. Kahire’de büyükelçimiz yok!
Suriye: Esed 2 aya devriliyordu. Şam’da cuma namazı kılacaklardı. 5 yıl oldu “Şam için namaz vakti gelmedi.” Buna karşılık PKK-PYD Suriye’de güçlendi. Türkiye IŞİD yüzünden Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu Türk topraklarındaki bayrağı indirip geri çekildi. Milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye geçti. Suriye’de büyükelçimiz yok!
Filistin: İsrail ile yürütülen duygulara dayalı politikalar yüzünden Türkiye Filistin’de eskisi kadar etkili olamıyor. Mısır ile de ilişkileri bozuk olduğu için Mısır’a Refah Kapısı konusunda telkinlerde bulunamıyor. Filistin’e yapılan yardımlar eskiye göre daha uzun sürede ve sınırlı miktarlarda ulaştırılabiliyor.
İsrail: Ayrı bir kategori. Geçelim.
Yemen: Yemen’de Husiler’in iktidarı ele geçirmesi ile Yemen’de İran etkisi ağır basmaya başlayınca yeni yönetim ilk olarak Türkiye ile ilişkilerini kesti. Büyükelçimiz yok.
Irak: Irak’ı hiç sormayın. Irak ile de ilişkiler en düşük düzeyde… Büyükelçimiz var mı yok mu kimse bilmiyor?
Attan düşmedik, indik de bindik!
Eskiden orduda süvari birlikleri eğitilirken attan düşenler asla attan düşmezlermiş! Çünkü komutanları attan düşenlere “Asla attan düştüm deme” diye öğüt verirlermiş. Attan düşenler de “Attan düşmedim, indim de bindim komutanım” dermiş!
Aynı şark kurnazlığı hükümetin attan düştüğünde uyguladığı toplum mühendisliğinde de geçerli.
Bakın, havuzdaki amiral gemisi manşetinden “Bayrak inmedi” derken, yanında da “Süleyman Şah’taki Türk bayrağı türbenin nakledileceği Suriye Eşme’ye yeni bayrak dikilene kadar indirilmedi. Böylece dünyaya bayrak inmedi mesajı verildi…”
Aynı şey işte… Attan düşülmeyip inilip de binildiği gibi, bayrak da inmedi, yenisi dikildi de eskisi indirildi…
İş Bankası Fuat Avni’yi mi mahkemeye verecek?
Fuat Avni Bank Asya’ya kanunsuz biçimde çökenlerin İş Bankası’na da çökme hazırlıkları yaptığını yazınca İş Bankası hisseleri büyük oranda düştü.
Banka ise spekülasyonlar hakkında “dava açacaklarını” söyledi.
İş Bankası davayı Fuat Avni isimli sanal karaktere mi açacak yoksa ilgili yayını yapan havuz medyasına mı?
Fuat Avni’nin bugüne kadar önceden verdiği bilgilerin tamamına yakını Twitter’da yazdığı gibi realize oldu. O, Türkiye’nin Süleyman Şah Türbesi’nin toprağını IŞİD’e bırakarak çekileceğini 21 Ağustos 2014’te yazmıştı!
Fuat Avni’nin İş Bankası hakkında yazdıkları nasıl realize olacak, bu şimdiden bilinmediği gibi Fuat Avni de kimdir, nedir bilinmiyor!
Fuat Avni’ye dava açılırsa MİT’in bulamadığını mahkeme mi bulacak? Bir de sonuçta Fuat Avni’nin dedikleri gerçekleşirse ne olacak?
Görüyor musunuz ülkenin atmosferi nasıl kirlendi!