Şanlı hezimet!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
Birincisi, “Süleyman Şah kaçışı” 4 yıldır sürdürülen Suriye politikasının iktidarın suratına indirdiği okkalı bir şamardır!..
İkincisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 30 yılda 8 bine yakın şehit vererek mücadele ettiği PKK-PYD ile yapmak zorunda kaldığı işbirliğinin acı bir hikayesidir!..
Üçüncüsü, bu kaçış Türkiye’nin artık hiçbir caydırıcılığının kalmadığının belgesidir!..
Türkiye, sınırdan sadece Söğütlüçeşme-Sefaköy metrobüs hattı kadar mesafedeki toprağını koruyabilecek kapasitede olmadığını bu şanlı hezimetle göstermiştir!..
* * *
Bütün bunlara karşı iktidar, hezimeti zafere çevirmek için algı operasyonlarıyla halkımızı salak yerine koymaya çalıştı…
Hezimeti “zafer” diye yutturma numaralarına yattı…
Askerlerimiz 30 kilometre mesafedeki Süleyman Şah Türbesi’ne gidip geldi, etrafta ne kurt ne kuş vardı…
Sadrazam Ahmet Paşa, “Kudretimizi gösterdik” diyor da…
Yolda kudretimizi görecek kimse yoktu!..
Peki Türbe hani muhasara altındaydı; hani 8 aydır bu yüzden nöbet değişimi yapılamıyordu; hani kumanya sıkıntısı vardı?..
* * *
Sonra, Süleyman Şah’a ve iki muhafızına ait olduğu söylenen üç sandukayı alıp getirdiler…
İçine baksalar, sandukalarda ne Süleyman Şah var, ne de muhafızlar…
Zaten içinde bulunmaları için firavunlar gibi üçünün de mumyalanmış olması gerekirdi…
MHP Milletvekili tarihçi Yusuf Halaçoğlu “Oradan tahta parçaları getirdiler” diyor…
Ama o tahta parçaları üç masanın üzerine konuldu, havaya üç el ateş edildi, saygı duruşunda bulunuldu ve dualar okundu…
Tahtalar geldi, Suriye’deki toprağımız gitti…
* * *
Şimdi sınırımızın 180 metre, yani 180 adım ötesinde, daha doğrusu sınırımızın dibinde…
Ve PKK-PYD kontrolündeki bu yerde yeni Süleyman Şah Türbesi‘nin yapılmasına Sadrazam Ahmet Paşa “Tarihimizde yeni bir şanlı sayfa açtık” diyor!..
Hey aslanım hey!..
Verilen fotoğrafların hepsi seçime dönük, AKP propagandası…
ABD-Japonya arasındaki İwo Jima Muharebesi’nde Amerikalı askerlerin bayrak direği dikme fotoğrafının taklidi olarak, askerlerimizin sınırımızın dibine bayrak direği dikme fotoğrafı…
* * *
Sadrazam Ahmet Paşa ortada, iki yanında Genelkurmay Başkanı, Kara ve Hava Kuvvetleri komutanlarıyla harekat merkezinde savaş yönetiyormuş havalarındaki fotoğrafı…
TV kanallarında bu fotoğraflar iki gündür sabahtan akşama kadar döne döne gösterimde…
Gören de Sadrazam Ahmet’in Normandiya Çıkarması’nı idare ettiğini zanneder!..
Orada bir tek Deniz Kuvvetleri Komutanı eksik kalmış, bari onu da yanına
alsaydı!..
* * *
K. Irak’ta ABD, askerlerimizin başına çuval geçirdi, bu utanç karşısında “ABD’ye nota verecek misiniz?” diye soran genç gazeteciyle Tayyip dalgasını geçmişti:
“O senin dediğin müzik notası değil”
Askerlerimizin başına, dolayısıyla Türkiye’nin başına çuval geçirilmesinden bu iktidar hiç utanmadı da, askerlerin serbest bırakılmaları en büyük gurur kaynağı oldu…
Hâlâ anlatıyorlar, Tayyip telefon trafiği yapmış da, falanmış filanmış, neticede o kurtarmış!..
* * *
Musul Başkonsolosluğumuzun basılması, 49 konsolosluk mensubunun rehin alınması, bayrağımızın indirilmesi, Türkiye toprağı sayılan bina ve arazinin IŞİD tarafından işgal edilmesi gururlarına dokunmadı da…
Üç ay sonra serbest bırakılmaları “Zafer”, “Büyük başarı” oldu, iktidar hindi gibi kabardı, meydanları coşturdu!..
Sınırımızda bir astsubayın IŞİD tarafından kaçırılmasından kimse utanmadı da…
Serbest kalmasıyla gururlandılar!
* * *
Sonuçta, kendi toprağımız olan yerden tası tarağı toplayıp kaçmamız ülkenin onurunu kırmadı da…
30 kilometre mesafeye gidip gelmekle tarihimize yeni bir “şanlı sayfa” kazandırdılar!..
Bu iktidarın destekleyip büyüttüğü IŞİD denen radikal İslamcı vahşi terör örgütü şimdi aynı iktidarın dizlerini titretiyor…
Yuh olsun böyle şana, şöhrete, zafere…
Hezimeti de “zafer” diye yutturmaya çalışıyorlar ya, yazıklar olsun!..