Prof. Dr. İhsan Özdoğan
1913 – 1993 01 Ocak 1970
Fakir, yetim bir köy çocuğunun yeteneğini görerek eğitimini sürdürebilmesini görev olarak gören ilkokul öğretmeninden, devletin gelecek gördüğü bir genci sahiplenip yurtdışına üniversiteye göndermesine, yurda döndüğünde de yeni kuşakları yetiştirmesi için olanak sağlamasına kadar Prof. Dr. Ahmet İhsan Özdoğan’ın tüm yaşamı, kelimenin tam anlamı ile Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne çağdaş kadroları kazandırma çabası ile Erken Cumhuriyet döneminin ilkelerinin bir yansımasıdır. Bu bağlamda akademik yaşamına fizikçi olarak başlayıp, jeofiziğin ülkemizde gelişimi kadar kurumsallaşmasını da sağlayan Özdoğan, akademisyenliği iş olarak değil, görev olarak görmüş, savaşlardan yıpranarak çıkan yeni bir devletin sınırlı olanakları ile bir yere gelebildiğinin her zaman ayırdında olmuş, kendini hep devlete borçlu olarak görmüştür.
Kastamonu’nun Kasaba Köyü’nde doğan Ahmet İhsan Özdoğan küçük yaşta yetim kalmış, ailenin gücü köydeki ilkokuldan sonra orta eğitim için onu kente göndermeye yetmemiştir. Öğrencisinin yeteneğinin ayırdında olan köyün ilkokul öğretmeni Ahmet İhsan’ın Kastamonu Lisesi’ne parasız yatılı olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Erken Cumhuriyet döneminin en iyi okullarından olan Kastamonu Lisesi’nde başarılı bir öğrenci olarak öne çıkan Ahmet İhsan, fen şubesinden mezun olunca 30 Ekim 1932’de yurtdışında üniversite eğitimine gönderilecek öğrenciler için açılan sınavı kazanmıştır.
Tüm orta eğitimini parasız yatılı olarak ev ortamında bulunmadan geçirip, İstanbul’u ya da Ankara’yı görmeden Avrupa’ya giden Ahmet İhsan, Türk öğrencilerin sorunlarını yakından izleyen öğrenci müfettişinin de desteği ile çok kısa bir süre içinde yeni yaşamına uyum sağlamış, bir yıl içinde Fransızcasını Üniversitedeki dersleri izleyecek düzeye getirmiştir.
016 B71aY
İhsan Özdoğan doçentlik dersinde, 10 Ocak 1950.
1937 yılında ülkeye döndüğünde asistan olarak girdiği İstanbul Üniversitesi Denel Fizik Kürsüsünde, aynı kürsünün asistanlarından Belkıs Antel ile evlenmiş, 1946’da doktorasını verdikten sonra 1949 yılında doçent olmuş, 1951 yılında Jeofizik alanına geçebilmek için UNESCO bursu ile önce Fransa’ya, ardından da Almanya Göttingen Jeofizik Enstitüsü’ne gitmiştir. 1953 yılında Denel Fizik kürsüsünden ayrılarak İstanbul Üniversitesi Jeofizik Enstitüsü’nü kurmuş, 1983 yılında emekli oluncaya kadar, adı önce Enstitü, sonra Kürsü, 1977 yılında ise Bölüm olan kurumun başkanlığını yürütmüştür. 1960 yılında yazdığı sismoloji kitabı ile profesör olan Özdoğan, bilimsel çalışmalarını iyonosfer fiziği üzerinde yoğunlaştırmış, 1962 yılında, o sıralarda halen ormanlık bir bölge olan Maslak’ta İstanbul Üniversitesi’ne bağlı İyonosfer Araştırma Merkezi’ni kurmuş, Uludağ Araştırma İstasyonu’nun kuruluşunda yer almış, 1972 yılında İstanbul’da Planetary Atmospheres sempozyumunu düzenlemiş, uluslararası birçok bilim kurumunda Türkiye temsilcisi olarak görev yapmıştır.
Profesör J. Coulomb, T. Rikitaki gibi dünyanın önde gelen jeofizikçilerinin Türkiye’ye uzun süreli gelip İstanbul Üniversitesi’nde ders vermelerini sağlamıştır. Uygulamalı jeofiziğin gelişmesi için MTA ile birçok alan çalışması düzenlemiş, 1983 yılında asker güdümlü hükümetin emeklilik yaşını düşürmesi ile beklemediği bir anda emekli edilmiş, kurduğu Jeofizik Enstitüsü binasının yemekhaneye, İyonosfer Araştırma Merkezi’nin konukevine dönüştürüldüğünü gördükten sonra 1993 yılında vefat etmiştir.