Depremin gösterdikleri
Barış Doster 01 Ocak 1970
Millet olarak yastayız. Acımız çok büyük. Geçmişte yaşadığımız depremlerden ders almadığımız için kahroluyoruz.
Akılla değil duyguyla, bilimle değil cehaletle, bilinçle değil hurafe ve önyargıyla, yasayla değil kısa vadeli çıkarla, planlamayla değil günü kurtaran tercihlerle davranmanın sonuçlarını yaşıyoruz. Haklının değil güçlünün yanında olmayı, aklımıza sesleneni değil duygularımıza hitap edeni yeğlediğimiz için başımıza geliyor bunlar. Toplumsal hafızamız zayıf doğal afetler karşısında. Sorumluları ve suçluları çabuk unutuyoruz. Hatırlamıyoruz.
Sayısız imar aflarının yanında, imar planı yapma yetkisi olan kurum sayısının çokluğu, bu konudaki disiplini ortadan kaldırdığı gibi, belediye meclislerinde imar plan tadilatı söz konusu olunca farklı partilerin hemen uzlaşmaları, siyasetçinin karakterini ve siyasetin finansmanının nerelerden geldiğini gösteriyor. Ders almıyoruz.
Asla konut, fabrika yapılmaması gereken ovalara, zeytinliklere, tarım arazilerine, yeşil alanlara, dere yataklarına inşaat yapmak, hem verimli tarım arazilerinin, yeşil alanların, su kaynaklarının azalmasına sebep oluyor hem depreme dayanıklı olmayan yapılar ortaya çıkarıyor. Kural tanımazlıkta ısrar ediyoruz.
Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ten, Cumhuriyet Aydınlanmasından, akıl ve bilimden kopmanın sonuçlarını yaşıyoruz. Cumhuriyetin, en temel, en belirleyici niteliklerinden olan kamuculuk ve planlamaya sırt çevirmenin, siyasetin oy deposu olan şehir rantıyla zenginleşmenin bedelini ödüyoruz. Yanlış yapıyoruz.
Cehalet, bağnazlık, kötülük üçlüsü, örgütlü ve kurumsal. Birbirini besliyor, birbirinden besleniyor. Gelişmiş toplumlar ve bireyler, başkalarının başına gelenlerden ders alırken; daha az gelişmiş olanlar, kendi yaşadıklarından ders çıkarırken; gelişmemiş olanlar, ne başkalarının yaşadıklarından ne kendi yaşadıklarından ders alabiliyorlar. Üzülüyoruz.
Genel başkanının gözüne girmek isteyen şirret siyasetçi, müptezel yönetici, din taciri yorumcu, depremden siyasi fayda elde etmek için çırpınıyor, depremzedeler için canla başla yardım toplayan sanatçılara, deprem bölgesinden gelişmeleri aktaran gazetecilere, gerçekleri söyleyen bilim insanlarına sövüyor, hakaret ediyor. Tiksiniyoruz.
Sıradan yurttaşlarımız, eli nasırlı emekçilerimiz, yoksul öğrencilerimiz depremzedelere yardım yollamak için seferber oluyorlar. Boğazlarından kestikleriyle, harçlıklarından biriktirdikleriyle yardım malzemesi alıp deprem bölgesine yolluyorlar. Gençler, gönüllüler canla başla çalışıyor, insanlık sınavından pekiyiyle geçiyorlar. Asalet, fazilet, feraset, basiret, gayret, cesaret timsali olarak öne çıkıyorlar. Övünüyoruz.