Büyük Bir haysiyet Abidesi M. Metin Kaplan
Yusuf Yılmaz Araç 01 Ocak 1970
Ülkücü hareketin en büyük kahramanlarından M. Metin Kaplan, en kısa ifadesiyle baştan sona bir haysiyet abidesi idi. Evet, o, en iyi ve en doğru ancak böyle tanımlanabilir; haysiyet abidesi… Kendi izzetinefsi kadar, kendisiyle özdeşleşen fikir namusuna ve ülkücülük haysiyetine zerre miktar toz kondurmadan, bir ömür boyu cefasını çekerek bu değerleri yüceltmek ve meşakkati gittikçe artan vasatta bu çetin fazilet mücadelesinden yüz akıyla çıkmak ancak büyük ve korkusuz kahramanların altından kalkabileceği çok şerefli bir iştir.
Çünkü, ülkücünün çilesi azalacağı yerde gitgide artmaktadır. Teslimiyetçi ruh ile idealist ruh çeyrek asırdır çatışmakta, kalleş oklar eskiden olduğu gibi karşıdan değil yakınlardan atılmaktadır. Ülkücü dünya görüşünü zafere götürmekten aciz, esasen böyle ulvi gayeler taşımayan siyaset bezirgânları, milliyetçiliği şahsi ikballerinin sermayesi ve marazi tahakküm hırslarının tatmin vasıtası olarak kullanmaktadır. Ne tarafa dönseler o tarafı kutsayan kapı kullarının temennasına alıştıklarından, karşılarında mazinin şanlı sayfalarını hatırlatan dik duruşlu, doğru sözlü, yüksek şahsiyetler görmeye tahammül edememekte, zalime boyun eğmeyen asil bozkurtlara zehirli ıslıklar halinde tezvirat yağdırmaktadır.
Ülkücülüğün kökeni Türkçülüğe dayanır. Türkçülük ise, istibdat ve zulme karşı isyan ateşiyle başlayan yiğit karakterli bir harekettir. İlk günden itibaren Turancılık hareketinin en önünde yer alan Türk milliyetçiliğinin lideri ve ülkücülüğün banisi Başbuğ Alparslan Türkeş, sol ya da sağ ayırmadan Türklüğe zarar veren her siyasi anlayışa karşı elinde hangi imkânlar varsa onu seferber ederek en şiddetli tavrı göstermiş, milliyetçilik fikrini iktidara getirmek için bir ömür gayret sarfetmiştir. Türkeş gibi büyük bir liderin tedrisatından geçmiş bir Türk milliyetçisi için, Türklüğü hakir görenlerin baş tacı edilmesi, yağmacı zihniyetin desteklenmesi en büyük zulümdür.
M. Metin Kaplan, dönem itibariyle Türkçülük tarihinin ülkücülüğe tekabül eden zaman diliminde yetiştiği için evvelinde ahirinde ülkücülükten başka müktesebat bulunmayan, mücadelenin bütün safhalarını en yakından müşahede etmiş, hadiselerin merkezinde yer almış, fikrin ana kaynaklarından beslenmiş, eksiği fazlası olmayan dört dörtlük halis bir ülkücüdür. Hayatında bir an dahi sırtını dönmediği liderine büyük bir sadakat ve vefa duygusuyla bağlıdır. Taşıdığı milli gurur ve şuuru, ahlak ve fazileti ona hamleder ve her fırsatta şükranını dile getirir. Şükran ve vefa duygusu, büyük kahraman olma yolunda ilk adım olduğu kadar, kemale ermenin de ilk şartıdır.
Büyük kahramandır, dostun güvencesi, düşmanın korkulu rüyası olduğu gençlik döneminden itibaren tevazuu elden bırakmamıştır. Suçsuz yere on yıldan fazla hapis yattığı halde bir gün dahi sızlanmamıştır. Binbir müşkülat içinde olduğu dönemlerde de Türkeşçilikten asla vazgeçmemiş, taviz vererek siyasetten bir şeyler kapmaya tevessül etmemiştir. Eline su dökemeyecekler nice marifetler gösterirken, o namusuyla işlettiği kantinde boş gazoz şişelerini toplamaktan yüksünmemiş, bir yandan da aslanın etrafında at sineği gibi vızıldayan cahilin gafilin ıslahıyla, hayırsızın uğursuzun tedibiyle uğraşmak zorunda kalmıştır. Tecrübesi, birikimi, kişiliği, tavrı ve fikirleriyle gençliğe örnek olmuştur. En önemlisi de, inanmadığı hiçbir şeyi savunmamış, dün ak değine bugün kara, kara dediğine ak dememiştir.
Bütün bunları yaparken kendi imanından başka bir güç odağına yaslanmamış, ülkücülükten başka gaye gütmemiş, başka maksada hizmet etmemiştir. Ve bütün bunları büyük bir iş yapmak için yapmamış, tabiatının, asaletinin, mizacının sevki tabiisiyle hareket etmiştir. İşte o yüzden hayatının her anından ilham alınacak bir haysiyet abidesidir. Siyasetten geçinenler gelir geçer, kahramanlar ise ebediyen yaşarlar.
M. Metin Kaplan, hizmetleriyle, hatıralarıyla, verdiği eserlerle Türklüğün gönlünde ebediyen yaşayacak büyük bir kahramandır.