« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Mar

2023

Akyuvarların Hikâyesi

Galip ERDEM 01 Ocak 1970

En yakın dostlarımızı, sevgili akyuvarları mutlaka tanırsınız! Biliyorum tabi, pek çoğunuz hekim değilsiniz ama böyle de olsa hiç fark etmez. Akyuvarlar, Yüce Tanrı’nın, biz insanların hizmetine verdiği en değerli yardımcılardır. Gözle görülmeyecek kadar ufacıktırlar ama yaptıkları iş çok büyüktür. İlkokula gitmiş her vatandaşın öğrendiği gibi, sağlığımızın en korkunç düşmanları “Mikrop” dediğimiz varlıklardır. Elle tutamayız, silahla vuramayız. Zayıf zamanlarımızı kollar, ellerine bir fırsat düştü mü hiç kaçırmaz, hemen saldırmaya başlarlar. Öyle bir tanesi gelmez; yüz binlercesi, milyonlarcası hep birlikte yüklenirler.
Akyuvarlar hastalık taşıyan mikroplara karşı en kuvvetli silahlarımızdır. Biz uyurken, keyfimize bakarken onlar daima tetiktedirler, gözlerini hiç kırpmazlar. Bir anlık gafletin önce hastalanmamıza ve gerekli tedbirler tam sırasında alınmadığı takdirde ölmemize yol açacağını bilirler. Onlar için vücudumuz kutsal bir vatandır. Zararlı mikroplar, yani düşman askerleri vatan topraklarına girince derhal karşılarına çıkar, kahramanca dövüşürler! Yaman bir kavgadır bu, şaka değil!
Yabancı mikrop orduları, çoğu zaman, hem sayılamayacak kadar kalabalık hem de pek azgındırlar. Yine de görmediğimiz bu çetin savaşı çok defa akyuvarlar kazanır. Ama hazar, takviye üstüne takviye alan düşman kuvvetleri pek azgın çıkar, sağlımızın yiğit koruyucularını ağır kayıplara uğratırlar. Kahraman nöbetçilerimizin kimisi yaralanır, kimisi şehit düşer.
Olup bitenlerden habersiz kalan insanoğlunun “hastalık” dediği değişme aslında, akyuvarlarla mikroplar arasında yapılan dehşetli savaşın akyuvarlar hesabına kaybedilmesinden ibarettir. Ama akyuvarlar, bir muharebede yenilmekle her şeyin bitmediğini iyi bilirler, yeni bir muharebenin hazırlıklarına başlar, son zaferin kendilerinde kalmasına böylece hastaların ölmemesine çalışırlar. İşte bu noktadan itibaren hekimlerin işi başlamıştır.
Hekimler, yalnız hastaları iyileştirmek değil, sağlıklı insanların da herhangi bir hastalığa tutulmalarını önleyecek koruyucu tedbirleri almak zorundadırlar. Herhangi bir kimsenin iyice tanımadığı, nasıl bir değer taşıdığını bilmediği akyuvarlar; hekimlerin en samimi arkadaşıdır. Bir anne çocuklarına nasıl şefkatle bakar, her birinin üstüne nasıl titrer, en ufak bir rahatsızlığından nasıl bir endişeye kapılırsa, hekimlerin de akyuvarlara öyle bakmaları, varlıklarını güçlendirmek için tıp ilminin bütün imkânlarından faydalanmaları gerekir. Zaten bütün hekimler, mesleklerine ihanet edenler hariç, böyle davranırlar.
Herhangi bir insan, akyuvarların üstün değerlerini bilmez. Ama hekimler, bir bakıma, akyuvarların hayat manasına geldiklerini öğrenmişlerdir. Yaralananları tedavi ederek cepheye sürmek, saf dışı kalanların yerine yenilerini yetiştirmek hekimliğin vazgeçilmez şartıdır.
Akyuvarlar, hastaları iyileştirme çalışmalarında hekimlerin en yakın yardımcılarıdır. Tıp ilminde, akyuvarların güçlendirilmesi ve geliştirilmesi çarelerini arayan sayısız incelemeler, uğrunda hekimleri yıllarca uğraştırmış; ölçüye sığmayacak emekler, milyarları bulan paralar harcamıştır. Böyle olması, tıbbın binlerce yıl öncesinden gelen yeminine de, çağımızdaki insan hakları anlayışına da uygundur.
Hekimliğin hizmet sahası muhtemel hastalıkları önlemek ve mevcutları da iyileştirmektir. Böylece hekimler insanı mikropların zararına karşı koruyan akyuvarların candan dostu; akyuvarların direnişini kırmaya çalışan mikropların da amansız düşmanlarıdır. Hekimlik, her çareye başvurarak akyuvarların korunmasını, cümle hastalıkların kaynağı mikropların da öldürülmesini emreder.
Şimdi, bir an için olmayacak bir durumun gerçekleştiğini düşünelim: Diyelim ki bazı hekimler, akyuvarların düşmanı, hastalık taşıyan mikropların da dostudurlar! Böyle bir adama, sahasının erişilmez uzmanı olsa bile kim inanır? Hangi vatandaş, mikroplardan yana bir hekime gider veya hastasını götürür? Tarihin hangi çağında en değerli yardımcılarını ezmeye ve en amansız düşmanını korumaya yeltenen hekim görülmüştür? Böyle bir hekimin mutlaka delirdiğine hükmedilir, meslekten atılır. Bir hekimin sağlıkla ölüm savaşında tarafsızlığını ilan etmesi nasıl bir mantık sonucudur?
Önümüzdeki yılların neler getireceğini bilemem ama bugüne kadar akyuvarları ezmeye çalışan veya onları zararlı mikroplarla eşit tutan bir hekim görmedim, duymadım. Fakat insandan cemiyetlere geçilince iş değişiyor.
Galip ERDEM, 11 Şubat 1970, Devlet

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,45 M - Bugn : 2920

ulkucudunya@ulkucudunya.com