« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 May

2023

Kuzeyden gelen sıcak hava dalgası

Bahadır Kaynak 01 Ocak 1970

Kış aylarında belli bölgelerde yoğunlaşan Rusya-Ukrayna savaşı, beklendiği üzere baharla birlikte yeniden tırmanma eğilimine girdi. Aylardır Bakmut’a yönelik Rus saldırısı ve oradaki inatçı direniş sonlanırken çok kanlı bir sayfa kapandı; diğer yanda hareketli bir yazın işaret fişekleri atılmaya başladı. Bakmut’taki Ukrayna savunması artık sona erdi ve Wagner öncülüğünde şehir Rusya’nın kontrolüne geçti.

Bu savaşın Verdun’ü olarak kolaylıkla nitelendirilecek bu muharebe, şehrin stratejik öneminden çok psikolojik etkisi nedeniyle öne çıkmıştı. Putin’in prestij meselesi haline getirdiği, Wagner’in orduyla çekişmesinde bir vitrin olarak gördüğü bu küçük şehir Zelensky’nin de direnme kararı almasıyla, stratejik önemiyle açıklanamayacak bir inatlaşmaya sahne oldu. Ukraynalılar, Rusya’nın şehri almak için büyük kayıpları göze aldığını anlayınca burayı daha fazla düşmanı ekarte etmek için bir tuzak olarak kullandı. Nihayet kendileri de ağır kayıplar vererek geçen hafta tamamen dışarıdaki savunma hatlarına çekildiler.


Bakmut’taki çatışmanın sonlanmasının cephedeki durumu pek etkilemediği düşünülünce başta Amerikalılar olmak üzere şehrin stratejik bir önemi olmadığını, oradaki direnişin gereksiz olduğunu söyleyenler haklı çıktı diye düşünebiliriz. Öte yandan savaş sadece askerlere bırakılamayacak kadar ciddi bir iş olduğundan, işin siyasi ve psikolojik süreçleri üzerinden okuduğumuzda farklı öncelikler ortaya çıkabiliyor. Neticede savaşın en kanlı perdelerinden birisini arkada bıraktık ancak tünelin sonunda ışığı değil kocaman bir alev topunu görüyoruz.

Her şeyden önce Ukraynalıların uzun süredir hazırlığını yaptığı karşı taarruzun ilk aşamalarının başladığını bizzat kendi ağızlarından duyuyoruz. Gerçi harekatın böyle davulla zurnayla gelmesinin tuhaflığı düşünülünce bu açıklamalara temkinli yaklaşmakta fayda var. Ama sahadaki somut hareketlilik de görmezden gelinecek gibi değil.

Cephede dengeleri etkileyebilecek en kritik gelişmelerden birisi İngiliz-Fransız yapımı Storm Shadow füzelerinin Ukrayna’ya teslim edilmesi oldu. Havadan atılan bu füzelerin 250 kilometreyi bulan menzilleri Ukrayna ordusunun şu ana kadar ulaşamadığı mesafedeki hedefleri vurmasına imkân tanıyor. Daha önce HIMARS roket sistemlerinin teslimi Rusya’nın başını ciddi biçimde ağrıtmış, lojistik merkezlerini, silah ve yakıt depolarını menzil dışına taşıyarak ağır zayiat vermekten kaçınmaya çalışmışlardı. Şimdi daha uzun menzilli bir silahla karşılaşmaları Rus ordusunu epey zorlayacak bir gelişme olarak savaşın çehresini değiştirebilir. Dahası bugüne kadar Kırım’ın derinliklerine vuruş yapma kapasitesi olmayan Ukraynalılar bu yönde bir taarruz halinde cephe gerisinde ağır hasar yaratabilecek olanaklara da kavuşuyorlar.

Bu silahın kabiliyetlerinin ayrıca Amerikalı yetkililerin açıklamalarıyla beraber okunması gerekir. Ukrayna’ya tedarik edilen silahların Rus topraklarına saldırıda kullanılmayacağını şart koşan ABD, bununla birlikte Kırım’ı Ukrayna toprağı olarak kabul ettiğini yineledi. Bu da Storm Shadow da dahil olmak üzere tüm silahların saldırının ana ekseni olması beklenen Kırım harekâtında kullanılabileceğini gösteriyor.

Belki bundan da önemlisi, ABD’nin uzun süredir ayak dirediği F-16’ların Kiev’e teslim edilmesine yeşil ışık yakması oldu. NATO’nun en etkili silahlarından olan F-16 savaş uçakları çatışmanın seyrini değiştirecek kadar önemli bir enstrüman. Ukrayna’ya verilen Patriot gibi sofistike hava savunma sistemleri Rus hava kuvvetlerini uzak tutmaya yetiyordu ama Ruslar hala kendi hava sahalarından yapılan atışlarla Ukrayna ordusuna ağır kayıplar verdirmeye devam ediyorlar.

F-16’ların kullanılmaya başlaması Ukrayna’ya belirli bir hava üstünlüğü sağlayacağı için hem Rus savaş uçaklarının etkinliğini azaltacak hem de karşı saldırıda önemli bir avantaj getirecek. Her ne kadar uçakların tesliminin ve kullanılabilir hale gelmesinin aylar alacağı söylense bile kamuoyuyla paylaşılan bilgilerin ne kadar güncel olduğunu bilmiyoruz. Aslında Ukraynalı pilotların F-16larda eğitim almaya başladığına ilişkin haberler o kadar da yeni değil. Dolayısıyla beklenenden daha kısa bir zaman zarfında bu silahların kullanıma girmesi mümkün. Söylendiği gibi F-16’lar yaz sonunda operasyonel hale gelecekse bile Moskova’nın karşı karşıya olduğu tehdidin büyüklüğü görülebiliyor.

NATO’nun aşama aşama tüm kırmızı çizgileri aşması, Ukrayna’ya modern silahlarını yığmaya devam etmesi Rusya’nın zaten ağır kayıp vermekte olduğu bir savaşın şiddetlenmeye devam etmesi anlamına gelecek. Karşısında kararlı ve tepeden tırnağa modern silahlarla donanmış, bu araçları kullanma yeteneği de hiç fena olmayan bir hasımla savaşan Rusya, zaten uzayan bir çatışmanın artan yükünü önümüzdeki aylarda sırtlanmak durumunda kalacak.

Dahası da var: Geçen haftanın en dikkat çekici gelişmelerinden birisi muhalif Rus gönüllüler oldukları iddia edilen grupların sınırı geçip Belgorod’a yaptıkları baskın oldu. Ruslar güçlerini çatışmaların sürdüğü ülkenin doğusuna yığarken kendi topraklarına bir tecavüz beklemediklerinden ve bunu kırmızı çizgi ilan ettiklerinden gafil avlandılar. Askeri açıdan çok bir anlamı olmasa da bu sızmanın psikolojik bir etkisi olduğu, Putin’in prestijine ağır darbe vurduğu kesin. Rus yetkililer sızmayı yapan 70 kişilik grubun imha edildiğini söylüyor, öte yandan Ukrayna tarafında bu harekâtı gerçekleştirdiği iddia edilen askerler ekranlarda boy gösteriyor. Netice ne olursa olsun Rusların sadece belli bölgelerde değil, tüm Ukrayna sınırı boyunca tedbir almasını gerektirecek bir durumla karşı karşıyayız.

Son olarak Rusların Karadeniz’deki boru hatlarını koruma vazifesi ifa eden gemilerine insansız deniz araçlarıyla bir saldırıda bulunuldu. Gemiler kendisini savunabildiyse de bu tür girişimlerin Rus donanmasını test ettiği, Karadeniz’de risklerin arttığı ortada. NATO’nun Karadeniz’e doğru ağırlığını kaydırma çabalarının bir parçası olarak görülebilecek bu deneme belki de bizi en çok ilgilendiren gelişme. Her ne kadar NATO ülkesi olsak da Karadeniz’i kıyıdaş ülkelerin ayrıcalıklı sahası olarak düzenleyen Montrö Anlaşması bizim lehimize işliyor. NATO’ya ilişkin Karadeniz’de ifa edilecek bir görevin Türkiye’nin üstlenmesi bizi ittifak içinde değerli kılan unsurlardan birisi. Kuzeyimizde Rusya ile kontrolümüz dışında bir çatışmaya savrulunması Ankara’da endişeleri artırıyor olmalı.

Bütün bu gelişmeleri toparlayacak olursak yılın ortasına gelirken Batılı müttefiklerin Rusya’nın kırmızı çizgilerini zorladıkları bir zaman dilimine girmiş bulunuyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa kıtasındaki en kanlı çatışma olacağı söylenen Ukrayna karşı saldırısıyla şiddetin düzeyinin artacağını bu haftaki gelişmelerle beraber daha net görüyoruz. Üstelik bu bir seferlik bir tırmanmadan ziyade yıl içerisinde ağırlaşacak bir sürece benziyor.

Putin’in enerji kartıyla ve Çin üzerinden müzakere masasını zorlama çabası sonuç vermedi. Dolayısıyla özel operasyon diye başlayan bir maceranın, kartopunun çığa dönüşmesi gibi katlanarak şiddetlendiği bir döneme giriyoruz. Moskova’nın nükleer silah lafını yeniden diline dolaması da bu sıkışmanın bir sonucu olmalı.

İşe iyi yanından bakarsak çatışmanın tırmanması siyasi çözümü zorlayabilir, belki de bu sene içerisinde yeniden müzakere masasının önünü açabilir. O masaya kimin hangi koşullarla oturacağını ise Batılı silahlarla donanmış Ukrayna ordusunun Rusya karşısındaki performansı belirleyecek. Bu yaz kuzeyden gelecek sıcak hava dalgası bu hesaplaşmanın etkisiyle çok güçlü olacağa benzer

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,48 M - Bugn : 28575

ulkucudunya@ulkucudunya.com