Sultan Abdülhamid'e suikast
21.07.1905 01 Ocak 1970
Sultan Abdülhamid'e bombalı bir suikast yapıldı. Ermeniler'in tertiplediği bu suikastta 26 kişi öldü, 58 kişi yaralandı. Fakat padişah yara almadan kurtuldu. Bugün Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamid'e bombalı bir suikast yapıldı. "Cehennem Makinesi" denen bombanın patlamasıyla faytonlar sürücüleri ve atlarıyla göğe savruldu, birçok kişi öldü ve yaralandı, fakat padişaha hiçbir şey olmadı.
Bu heyecanlı olayın sebebi, hazırlık ve uygulama safhaları, özetle şöyledir: Ermeniler Doğu Anadolu'da isyan çıkarmak istemiş, İstanbul'da yabancı devletlerin kışkırtması ile yürüyüş düzenlemiş, herhangi bir Türk vatandaşından ayrı muamele görmedikleri halde bazı imtiyazlar elde etmek istemişlerdi. Bekledikleri sonucu alamadılar ama gizli emellerinden de vazgeçmediler. Bu defa, hedefe ulaşmak için en büyük engel olarak gördükleri Sultan Abdülhamid'i ortadan kaldırmak, bu şekilde meydana getirecekleri büyük kargaşalıktan yararlanmak istediler. Onlar gibi Rum ve Yahudi azınlıklar da istedikleri tavizi alamadıkları için Abdülhamid'e düşmandılar.
Ermeniler bu defa Avrupalı anarşistlerin eylem planlayan uzmanlarından yararlanarak mükemmel bir suikast planı hazırlamışlardı. Ünlü anarşistlerden olan Belçikalı Jorris'le anlaşmış ve onun aracılığı ile Avrupa'da özel bir fayton yaptırmışlardı. Bu fayton parçalara ayrılarak İstanbul'a getirildi. Ünlü anarşist Jorris de İstanbul'a geldi. Faytona 100 kilo ağırlığında, tahrip gücü çok yüksek bir saatli bomba yerleştirilecekti. Bundan sonra padişahın her cuma tekrarlanan Selâmlık törenlerini dikkatle takip ettiler. Geçtiği yerleri ve süreyi defalarca belirlediler. Camiden çıktıktan kaç saniye sonra arabasına bindiğini, nereden nasıl hareket ettiğini hesapladılar. Padişah camiden çıktıktan tam 1 dakika 42 saniye sonra arabasına biniyordu. Haftalarca yaptıkları tespitte bu sürenin hiç şaşmadığını gördüler.
Nihayet bekledikleri gün geldi (21.7.1905). Anarşistler "Cehennem Makinesi" dedikleri saatli bombayı özel olarak yaptırılan faytona yerleştirdikten sonra, Avrupalı seyircilerin kılığına girerek arabaya bindiler. Şüphe uyandırmamak için yanlarına yine Avrupalılar gibi giyinmiş kadınları da almışlardı. Sûikastçiler, padişah camiden çıkmak üzere iken bombanın saatini kurdular. Bomba, cami ile saltanat arabası arasındaki yolun ortasına geldiği zaman patlayacaktı. Bombalı faytonu buna göre hesapladıkları en uygun yere bırakıp gittiler. Sultan, beklenmedik bir sebeple oyalanmadan saltanat arabasına gelirse, ölümü kesindi.
O gün, o beklenmedik gecikme oldu: Padişah camiden çıkarken, kapıda, kendisine bir şey arzeden Şeyhülislam'la birkaç dakika konuştu. Konuşmasını bitirip kapı basamaklarından ineceği sırada, Cehennem Makinesi korkunç bir gürültüyle patladı. Sanki binlerce namlu bir anda boşanmıştı. Yer sarsılmış, arabalar ve arabalara koşulu atlar parçalanarak göğe savrulmuş, pek çok kişi ölmüştü. Elleri yüzleri kan içinde kalan insanlar ve camiden çıkanlar her tarafa kaçışıyordu. Yalnız bir kişi, bizzat padişah, soğukkanlılığını kaybetmeden olduğu yerde duruyor, manzarayı seyrediyordu. Patlamadan hemen sonra gelen süvari takımı olay yerine at sürerken, durumu en iyi değerlendiren padişah bir işaretle onları durdurdu. Çünkü yapabilecekleri bir şey yoktu.
Az sonra, padişahın ölmediğini gören kalabalık onu coşkun bir şekilde alkışladı. Abdülhamid yanındakilere kısa emirler vererek arabasına bindi ve hiçbir şey olmamış gib iYıldız Sarayı'na gitti. Her cuma yaptığı gibi faytonu yine kendisi sürmüştü. Sarayda onu, görüşmek için ve önceden hazırlanmış programa göre yabancı elçiler bekliyordu.
Bomba olayındaki başarısızlık Ermeniler gibi Rum ve Yahudiler'i, padişaha diş bileyen bütün düşmanlarını hayal kırıklığına uğrattı. Yahudiler'in düşmanlığı, Siyonistler'in milyonlarca altın karşılığında Filistin'in kendilerine terkedilmesi teklifini Abdülhamid'in reddetmesinden ileri geliyordu. Bomba olayını öğrenen bu elçiler padişahı alkışlarla karşıladılar. Abdülhamid programı bozmadan onlarla 20 dakika kadar görüştükten sonra, olayla ilgili tamamlayıcı bilgileri almak üzere dairesine çekildi. Bu olaydan sonra komitacıların bir kısmı ve anarşist Jorris yakalandı ve idama mahkûm oldular. Abdülhamid, kendi hesabına çalışması ve Avrupa'daki anarşik olaylarla ilgili gizli haberleri bildirmesi şartıyla Jorris'i affetti. Ayrıca ona, işini iyi yapması için 500 altın verdi.