Siyasal İslâmcılık ve Jandarma dipçiği!
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
Muğla'nın İkizköy Mahallesi'ne bağlı Akbelen mevkinde maden alanı açmak için “kamulaştırılan” bir orman alan var. Devlet, özel bir şirket ormanı yok etsin diye kamulaştırma yapmış! Bölge halkı ise dört yıldır, orman katliamı yaşanmasın diye direniyor. Son olarak siyasi iktidar, özel şirket, ormandaki ağaçları kesebilsin diye jandarmayı halka karşı kullandı...
Oysa o jandarma, milletin çocuklarından oluşuyor... Yani milletin çocuklarını, millete kaşı kullandılar!
Ormanları korumak Anayasa'ya göre devletin, dolayısıyla jandarmanın da görevidir. Ormanı yok ederek kömür madeni için alan açmak ise sadece Anayasa suçu değildir. Ormanı yok etmek, sadece bölge halkına karşı işlenen bir suç da değildir. Orman, karbondioksit emilimi yaparak havayı temizlediği için ağaçları kesmek, bütün insanlığa ve doğaya karşı işlenmiş bir suçtur. Böyle bir suçun işlenmesi için kamulaştırma gibi bir aracı kullanmak, görevi kötüye kullanmaktır. Dolayısıyla ağaç kesilsin diye asli görevi ülkede güvenlik ve huzuru sağlamak olan jandarmayı kullanmak da suçtur. Bu yönde verilen emirler, Anayasa'ya ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır...
Anayasa'ya ve hukuka aykırı emirleri uygulayan yetkililer suç işlemektedir. Zira kanunsuz ve hukuka aykırı emirlere uymak gibi bir zorunluluk yoktur. Açıkça suç teşkil eden bir eylemi uygulamak, işlenen suça ortak olmaktır...
Bill Gates, “Küresel iklim değişikliğine iki milyar ineğin gaz çıkarması sebep oluyor” varsayımını, medya aracılığıyla kabul ettirdi. Öyle ki dünyanın en büyük medya kuruluşlarından biri olan BBC'de her gün bu yönde bir haber görmek mümkün... 27 Haziran bülteninde de küresel ısınmanın yüzde 15'inden çiftlik hayvanlarının sorumlu olduğuna dair "bilimsel" bir araştırmaya ilgili haber vardı. Haberdeki ilgili cümleyi birebir alıntı yapmak için tekrar siteye girdiğimde başka bir habere rastladım! Bu haberde "Bilim insanları, El Nino'nun sıcak hava dalgasının şiddetinin artmasında küçük bir pay sahibi olduğunu buldu. Asıl faktörse fosil yakıtların kullanılmasına bağlı küresel ısınmaydı..." deniliyor.
Gerçek de bu değil midir? Buna itiraz eden de yok. Fosil yakıtlar denilen kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı arttıkça, hava sıcaklığının arttığı kesin. Öyleyse, hayvanları suçlamak yerine, öncelikle güneş ve akarsu enerjisine yönelmek gibi çözümler üretmek gerekmez mi? Tabii önce, havayı kirleten ve ısınmaya sebep olan ABD, Çin ve Batı Avrupa'nın doğal çözümlere yönelmiş olması gerekir...
Cumhuriyet yazarı Ergin Yıldızoğlu, "Türkiye’de, kömür çıkarmak ve tüketmek için orman kesmek gibi ironik bir saçmalığın arkasında, özgün bir dinamik de var. Bu da laik Cumhuriyeti, kurumları yıkılacak, kaynakları talan edilecek, kültürel miras yok edilecek bir 'darülharp' olarak gören bir toplumsal hareketle, siyasal İslamla ve onun egemen sınıfıyla ilgilidir: Bu hareketin insanı, 'kapitalist gerçekçiliğin' insanından bile daha ben merkezcidir; toplumun ve insanlığın çıkarlarını, hatta bekasını düşünmez; öncelikle kendi bedenine, hazlarına, odaklıdır." diyor...
Türkiye'nin darülharp gibi görülerek talan edildiği doğrudur. Yalnız Akbelen özelinde bakarsak, burada linyit üretimi için ormanları katleden Limak Holding'in sahibi olan Nihat Özdemir'in, bildiğim kadarıyla siyasal İslâma bir mensubiyeti yoktur. Hatta Toygun Atilla’nın Patronlar Dünyası’ndaki yazısına göre, Akbelen’de ağaç katliamı yapan Limak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir Kışlalı da “bir çevre gönüllüsü”dür!
Kısacası, onların amacı tamamen duygusaldır! İşleri bittiğinde İzmirlilere elektrik satacaklar. Fakat bir özel şirket, ormanı yok etsin, linyit çıkarsın ve elektrik üretsin de satsın diye kamulaştırma yapanlar ve ağaçları tek tek korumaya çalışan köylülerin üzerine jandarmayı gönderenlerin amacı kamu yararı olamaz...
Tek parti dönemini anarken “jandarma dipçiği” edebiyatı yapan siyasal İslamcılar, 2023 yılında ağaçları korumaya çalışan halkın üzerine jandarma gönderdi.
Seyirci kalmamak gerekiyor...