Abdülmecid Efendi
01 Ocak 1970
Halife Abdülmecid Efendi , yani resmi ünvanı ile II. Abdülmecid , 1868 Mayıs’ında Dolmabahçe Sarayında Sultan Abdülaziz ’in ikinci Kadınefendisi olan Hayran-ı Dil Kadınefendi’den dünyaya gelmiş ve uzun bir hayatın sonunda 18 Kasım 1922 ’de Halife Abdülmecid Efendi ünvanıyla hilafet makamına oturmuştur. 1 yıl 3 ay kadar süren hilafeti, saltanat yetkileri bulunmayan hükmi bir hilafettir. Arapça , Farsça ve Fransızca ’nın içinde bulunduğu 6 yabancı dil bilen, iyi bir hattat , çok iyi bir ressam ve bestekar olan Abdülmecid Efendi , hala kızında muhafaza edilen ve tarihimizin önemli noktalarını aydınlatacak olan 12 ciltlik Hatıralar kitabını da kaleme almıştır.
Kuvay-ı Milliye 6 Kasım 1922’de İstanbul’a girmiş ve 29 Ekim 1923 tarihinde de Cumhuriyet ilan edilmiştir. Cumhuriyet’in ilanında, Ankara Türkiye Cumhuriyeti’nin ve İstanbul ise Hilafetin merkezidir. Ancak İngilizler, hilafetin İslam birliğini sağlayan tek sebep olduğunu bildiklerinden, ısrarla hilafet müessesesinin ilga edilmesini istemektedirler. İşte bu ısrarlı tutumlara, I. Büyük Millet Meclisinden onay çıkmamıştır. Erken seçime götürülen Meclis, yeni üyeleri ile 3 Mart 1924 tarihinde Hilafeti ilga etmişlerdir. Böylece İslam ’ın ilk halifesi Hz. Ebubekir, son ve 102. halifesi de Halife Abdülmecid Efendi olmuştur.
Cumhuriyet tarihçilerinin verdiği bilgilere göre, Mustafa Kemal, hilafetin ilgasından sonra sadece şehzade lerin ihracı taraftarı idi. Ancak İsmet İnönü’nün katı tutumu, bütün Osmanlı Hanedan ının vatandan ihracı ve bize miras bıraktıkları vatandan sürgün edilmeleri kararını çıkardı. 3 Mart 1924'te; tam 80 yıl önce Dolmabahçe Sarayı'nın kütüphanesinde, İstanbul valisi ve Ankara'dan gelen temsilciler heyeti, unvanı yalnızca halife olan son Halife Abdülmecid Efendi 'ye Millet Meclisi 'nin kararıyla bu görevinin sona erdiğini ve kanun gereği yurtdışına çıkarılacağını tebliğ ettiler. Halifenin itirazı ve kalmakta diretmesi faydasızdı; birkaç saat içinde Sirkeci Gar ı'na götürülüp en yakın yardımcılarıyla Çatalca'ya gönderildi ve orada bekletilen trene ilave edilen vagonla yurdu terk etti. Bir hafta içinde Osmanlı hanedanı üyeleri yani şehzade ve sultanlar da aynı şekilde sürgün edildi. Malları tasfiye edildi ve hepsi sahipsiz olarak gurbete gönderildi. Dünyanın çeşitli yerlerine giden Hanedan ’ın çoğunlukla Beyrut ve Fransa ’nın Nice şehrini tercih ettikleri ve sonra da Kahire ve İskenderiye ’ye geldikleri görülmektedir. Halife Abdülmecid Efendi , sıkıntı ve yokluklar içinde 23 Ağustos 1944 tarihinde Paris’de vefat etti. Vasiyetine rağmen cenazesi kabul edilmeyince, Paris’de 10 yıl bekledi ve sonra da Medine’de Harem-i Şerif ’e defin edildi. Son oturduğu evde maalesef kira ile ikamet ediyordu.
Halife Abdülmecid Efendi kültürlü bir şehzadeydi. Çok iyi resim yapıyordu ve bazı tabloları müzeliktir. Eserleri çoğunlukla özel koleksiyonlarda bulunduğu için, sanatseverlerce fazla izlenememiştir. 1986 yılından itibaren sosyal sorumluluk taşıyan bir çok özel firmanın sponsorluğunda açılan muhtelif sergilerde Halife Abdülmecid Efendi ‘nin eserleri büyük bir ilgiyle karşılanmış ve sanatseverlerin takdirlerine sunulmuştur. Halife Abdülmecid Efendi , bu sergiler nedeniyle unutulmuşluğun karanlığından çıkarak, televizyon yarışmalarına konu, ansiklopedi fasiküllerine kapak olmuş ve yeni nesil tarafından daha iyi tanınmış ve anlaşılmıştır.